Göktürk 21 yaşına ayak basmış olgun, istikrarlı, lider vasıflı, IQ seviyesi gayet yüksek, samimi hatta ve hatta nazik denilebilecek bir nitelikteydi.
Ne mükemmel ama!
Gıpta ettiniz değil mi?
Oysa; yüzündeki gülümsemenin ardında dünün anısını, bugünün acısını yıllandırıyordu.
Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu o'nun ruhunu rüzgarlı havada parçalanmış uçurtma gibi savrulup,
zedelenmesine neden oluyordu.
Elbet biri ruhuna iyi gelerek o parçaları bütünleştirecekti.
Belki o puzzle'ı birleştiğinde yegane bir resim çıkacaktı ortaya?
Belki de yeni bir yıkım yaratabilecek güçte geçmişin kesitleri...
Dehşet, ızdırap ve acı el ele verdiği an
Göktürk derin bir uykuya dalıyor; Bedenini başka kişiliğine emanet ediyordu.
Bellek kaybı ile zamanda yiten Göktürk bununla birlikte bütün umudunu da yitiriyordu.
Kendisiyle olan savaşından kim galip çıkacaktı?
Şimdi! Kişilikleriyle kumar oynama vakti. Asla ve asla bu oyundan muaf olmayacaktı!
Göktürk yaşayamadığı ensesine yapışmış hafi geçmişinden kaçıyordu. Peşini bırakmayacaktı.
Buzdağının görünmeyen yüzü benliğiyle ortaya çıkmıştı.
Buzdağı bile iki yüzlüyken kime tutunacaklardı.
Gerçek ailem kurgusu!!!
Hep iyi kız tarafından okuduk hikayeleri. Kız iyi niyetiyle yaklaşır ancak ailesi hep ona karşı kötüdür. Karıştırıldığı kız kaldığı ailede travmalar bırakmıştır ve asla sevilmez. Ana karakter kız da bu önyargıları kırmak için çabalar.
Şimdi hikayeyi biraz tersine çevirsek? Kötü sandığımız o kızın gerçek ailesini bulmasını okusak?
Simay Naz Akgül sandığınız o kötü kız. Bu da onun hikayesi.
🤍
"Yaptığın son şey seni bizden kopardı. Her şeyinle seni kabul etmeye çalıştım ama olmadı! Durmadın, her seferinde daha fazla canımızı yaktın!" diye bağırdı annem. Gerçi artık annem değildi değil mi?
"Ben kısasa kısas yaptım hep! Çocukların bana nasıl geldiyse onlara öyle gittim!" Anlamıyordu. Onların yaptıklarına karşı üç maymunu oynuyorlardı.
"Bu yüzden öz kardeşimizi istiyoruz!" Daha fazla izleyici kalmak istemeyen Çınar annemle arama girdiğinde bakışlarım onu buldu. Öz aileme beni kötülemişti değil mi? Bu yüzden rahattı. "Eşyalarını aldın, defol artık evimizden!"
🤍
"Alışkın olmayabilirsin ancak zamanla alışacaksın." dedi arabayı durdurduğunda. Hemen önünde durduğumuz sarı renkli duvarlara sahip evi gösterdi. "Evine hoş geldin kızım."
"Kızım diyorsunuz," dedim evden gözlerimi çekmeden. Ona benim hakkımda hiçbir şey anlatmamışlar mıydı? Nasıl bu kadar içten ve samimiydi bana karşı?
"Başka ne diyeceğim?" dedi şaşkınlıkla. "Kızımsın sen benim."
"Benim hakkımda size anlattıkları şeyleri biliyorum," bakışlarım ona döndüğünde göz göze geldik. "Bana nasıl güveniyorsunuz?"
"Güvenmiyorum." dedi açıkça. "Ancak güvenmek istiyorum. Bu yüzden söylenen her şeye kulak tıkadım ve seni buraya getirdim."