Geçmiş, en olmadık zamanlarda kendini öyle bir gösterir ki aklınızı şaşırırsınız. Kurtuldum zannedersiniz, her şeyin geçtiğine bizzat şahit olursunuz ve işte, karşınızda tüm heybetiyle duruyordur. Geçmişten, sadece ondan kaçarak kurtulabilirdiniz.
En azından dostlarıyla ve karanlık bir hastane gecesinde göz göze geldiği Barış'la hayatının en güzel zamanlarını yaşayan Eylül böyle zannediyordu. Ama her şeyin zannettiği gibi olmadığını en acı şekilde öğrendiğinde bir avuç kalbinde sadece intikam duygusu kalakalmıştı.
Eylül kararını vermişti.
Geçmişi, ondan kaçarak değil onu yok ederek bitirecekti.
Barış geçmişin düşmanı değildi.
Ama geçmiş onun için de bulaşıcı bir hastalık gibiydi, geçmişten geleceğe bulaşan çamurları bir bir temizleyecekti.
"Ankara'yı yangın yerine çevirmek neymiş, gösterelim."
Kalplerindeki yangın hem kendi hikayelerini hem de şehri saracak ama bu yangında en çok ikisi yanacaktı.
Aşkları için ya da aşklarına rağmen.