“Sarmaşık ismi nereden gelir biliyor musun ? “ diye sordu sandalyesine yaslanırken. Mavinin en güzel tonundaki gözlerini üzerime dikmiş bir cevap bekliyordu. Kafamı iki yana salladım. Derin bir nefes alarak “ Sarmaşık ismi.. “ dedi. “ Sarma aşıktan gelirmiş. Sarmaşık, Önce bir ağacın etrafına tutunarak sarar ve büyürmüş. Daha sonra ağacı tamamen sardığında artık o ağaç ışık alamadığı için kurur ve ölürmüş. Görünüş olarak muazzam şekilli bir sarmaşık ortaya çıkar fakat içindeki ağaç bu muazzam görünüşe tezat olarak ölüdür. İşte bu yüzden sarmaşık ismini almıştır.” Anlattığı şeyi ilk defa duyduğum için bir hayli şaşırmıştım. Hafifçe başımı sallamakla yetindim. Ne diyeceğimi bilememiştim. “ Bizim hikayemize benziyor. Ben seninle varım, sana tutunuyorum ve zamanla seni tamamen sarmış olacağım. İlk başlarda hoşuna gitse de ışık alamadığın için git gide kurumaya başlayacaksın. Şimdiki gibi mutlu olamayacaksın, ben seni üzerim Eylül. Dıştan mükemmel gözüksek te ölüden farkın olmayacak.” Dedi kadife gibi bir ses tonuyla. Mavi gözleri şefkatle parlıyordu. Ama dedikleri tüylerimi ürpertmişti. Yüzünde her zamanki gibi alaylı gülüşünün olmayışı beni daha da tedirgin ediyordu. Ağzım mühürlenmiş gibiydi. Anlamsızca yüzüne bakarken devam etti. “ Gerçekten hala benimle olmak istiyor musun ? “ 10. 07. 2015