Kıpkırmızı duvarlar arasına hapsedilmiş, masum gibi görünen ama hiç kimsenin bilmediği amaçlara hizmet eden bir bar.
Siyah oval masaların etrafına dizilip, aralarda yudum yudum aldıkları votka eşliğinde eğlenen bir grup arkadaş.
Duvarlarla bitişik siyah deri koltukların üzerinde, sarhoşluğun verdiği cesareti kullanmak isteyen, iki aydır sadece üç defa gördüğüm masum sayılabilecek bir çift.
Kendini müziğin ritmine bırakan, kıvrak hareketlerle dans pistinde kendini gösteren birkaç kız.
Barmen masasının yarım metre kadar ilerisinde duran taburelere yığılmış, aşk acısını böyle bir yerde yenmek isteyen acınası bir gerizekalı.
Her gece olduğu gibi açık kahve gözleri, açık kahve saçları ve açık kahve ten rengi dışında simsiyah, bu geceki avını arayan bir sadist.
Ve son iki aydır takip ettiği bu sadiste av olmak isteyen platonik bir mal. Ben.
Siz: Sırf beraber çalıştığımız için bana böyle davranmanıza izin veremem, İlker Bey?
İlker bey: Davranışlarımın sebebi sadece beraber çalışmamız değil Başak hanım.
Siz: Peki ya ne?
Siz: Ne bu haddinizi aşmalarınız?
Siz: Sabrımı zorlamalarınız.
İlker bey: Aklımı sikip attığın için bunların cevapları bende de yok. Buna aşk diyorlar ama çok saçma.
İlker bey: Hiçbir insan, bir insanın iradesini bu kadar sikemez.