Sevmekten ve birine bağlanmaktan korkan, sevmenin ne demek olduğunu bilmeyen, birbirine çok benzeyen iki korkak...
Hayatlarına bu konuda hiç kimseyi almadılar. Kendilerine yaklaşmaya çalışanlara izin vermediler bu zamana kadar. Hep kaçtılar.
İkisi de birbirine çok benzeyen iki insan nasıl bir araya gelebilirdi ki? Eş kutuplar birbirini itmez miydi? Tuhaf bir şekilde onlar kaçtıkça birbirlerini daha çok çekiyorlardı. Belki de fizik kuralları her yerde geçerli değildir.
Kader işte... Yıldızların parlattığı o gece, o sokakta... Kaçacak yerleri yoktu. Kim bilebilirdi ki bunun hayatlarının dönüm noktası olacağını?
Artık kaçamazdılar, kader onları çoktan yakalamıştı.
Kim bilir, belki onlar da korkularını yenerlerdi. Ellerinde olmadan değişir; gururlarını, korkularını bir kenara bırakırlardı.
Sizce bu hikaye iki korkağın hikayesiyken, başta korktukları şey için
ölümü bile göze alabilecek iki cesurun hikayesine dönüşebilir miydi?
Işık 11. sınıf öğrencisidir. Tembel bir öğrenciydi, babası da bunun için ona yüksek not alırsa istediği bilgisayarı alacağını söylemiştir. Işık çalışmak yerine sınav sorularını çalmıştır. Bunu mesaj olarak arkadaşına atar ama attığı kişi müdürün oğludur artı olarak abisinin de arkadaşıdır.
Işık=Sınav sorularını çaldım.
Dünyadaki en yakışıklı kişisi canım brom=Öyle miii ne güzel.
Dünyadaki en yakışıklı kişisi canım brom=Ama küçük bir sorunun var.
Işık=Ne oldu lan?
Işık=Altıma sıçıcam söyle!
Işık=Ne oldu amk?
1 dakika sonra
Işık=Yakalandın mı polis beni hapse mi atacak?
Işık=Oyyy gencecik yaşta hapislere düşecem!
Işık=Ah ahey ahey neyse babannem de benle gelir.
Dünyadaki en yakışıklı kişisi canım brom=Merak etme yakalanmadın.
Işık=Eee o zaman sorun ne?
Dünyadaki en yakışıklı kişisi canım brom=Ben Doruk değilim.
Işık=Ne! Kimsin sen?
Dünyadaki en yakışıklı kişisi canım brom=Ben müdürün oğlu Bora. Bora Aksoy