"Sana bir şey söyleyeyim mi?" Dedim ve sırıttım. Bakışlarımı suratından çekip tavana odakladım. "Şu hayatta bir kez olsun kendimi şanslı hissettim. Oda ellerin saçlarıma ilk kez değdiğindeydi." Sanki söyleyeceklerimi unutmuşum gibi duraksadım. Oda bunu fırsat bilerek konuşmak için ağzını açtı. Bunu engellemek için işaret parmağımı dudaklarına götürerek devam ettim. "Ama anladım ki ben o kadar karanlıktayım ki şansın beni görmesi imkansız." Oturduğum yerden kalkarak ondan uzaklaştım. Ne yaptığımı anlamaya çalışıyordu. Ellerim odaya girdiğinden beri saklamaya çalıştığım silahı kavradı. Metalin verdiği soğukluk içimi ürpertsede hiç düşünmeden kafama doğrultum. Bunu beklemiyor olacaktıki gözlerindeki şaşkınlığı gizleyemedi. Oturduğu yerden hızlıca kalkarak yanıma gelmeye başladı. Ellerimle buna engel oldum. "Üzgünüm sevgilim şimdi gitmem gerekiyor.Belki az sonra öleceğim ama yemin ederim bu ilk değil. Ve az sonra hayatım gözlerimin önümden geçerken ben seni gördüğümde gülümseyeceğim."