Geçmişin İki Yüzü
  • Reads 34,246
  • Votes 1,838
  • Parts 5
  • Reads 34,246
  • Votes 1,838
  • Parts 5
Ongoing, First published Jul 11, 2015
Gözleri boş evin seramik zemininden ayırıp, karşısındaki adama bakmayı reddediyordu. Her an akmak için bekleyen dolu gözlerini, karşısındaki soluk mavi gözlere dikmeyecek, bu zayıflığını göstermeyecekti. 
Ne zaman bu kadar zayıf bir kız olmayı becermişti?!
Onca yaşadığı şeyleri arkasında bırakırken ağlamayı da aralarına sıkıştırarak, tarihin tozlu raflarının en derinliklerine göndermemiş miydi? Bunca yıl ağlamayı unutmuşken, nasıl olur da onun yüzünden bu hale gelebilmişti?
'Ağlama her gözyaşına ölürüm' diyen adam nasıl bu kadar ağlamasına neden olabilirdi ki?
Boş evde saatlerdir, hiç konuşmadan geçmişi düşünerek oturdu. Az değil 7 yılı gerisinde bırakmıştı. Umutları, hayalleri, geleceği, kalbi.. 
Altında bacaklarını sımsıkı saran pantolon ve üzerinde kalçasına kadar inen t-shirte rağmen kendini çırılçıplak hissediyordu. Bundan sonra hep böyle mi hissedecekti; cevabını bilmeden oturmaya devam etti.
Gözlerini yumup başını kaldırarak yaslandığı duvara dayadı. Karşısındaki duvara yaslanmış adamın soluk mavi gözleri ile kendisine baktığının bilinciyle konuşmaya başladı.
 "Bazı erkekler güzel bir sevişmenin sonunda kadınların yaşadığı en iğrenç şeyi bile unutacağını sanıyor. Ne acı değil mi? Bunları onlara biz hissettiriyoruz." Gözlerini açmayıp sımsıkı yummaya devam ederken, acı bir gülümseme belirdi yüzünde, akan iki damla gözyaşıyla. Gözlerini açıp karşısındaki soluk mavi gözlere bakarak "Daha acısı ne biliyor musun?" dedi acı acı gülerken.
Soru dolu gözler kendisine bakarken, elleriyle gözyaşını sildi. Aldığı nefes kendisine yetmiyormuş gibi daha derin bir nefes çekti içine. "Güzel bir sevişmenin sonunda kadınlar her şeyi unutuyor."
All Rights Reserved
Sign up to add Geçmişin İki Yüzü to your library and receive updates
or
#20yokluk
Content Guidelines
You may also like
GECENİN İZİ by hisssizyazar
40 parts Ongoing
Yağmur yağıyor, her yeri sel alıyordu. Sokaktaki insanlar ıslanmamak için oradan oraya koşuyor, trafik arabalar sayesinde tıkanıyordu. Şemsiyesi olan insanlar rahat bir şekilde yolda yürüyordu. Şemsiyesi olmayanlar ise şanssızdı. Yağmurdan ıslanmamak için korunacak yer arıyorlardı. Şemsiyesi olmayan, elinde kalın hukuk kitapları, üzerindeki deri ceketi ile rahatça yürüyordu İzem. Acelesi yoktu. Islanmayı seven biriydi. Küçükken babası onu sokağa attığında yağmurun altında kendi kendine eğlenir, biriken suların üzerine zıplardı. Uzun kahverengi saçları ıslanıp birbirine karışmıştı. Elindeki hukuk kitapları çantasına sığmadığı için elinde sımsıkı tutuyor, ıslanmamaları için boynundaki kahverengi atkıyı kitaplarına siper ediyordu. İzem Karasu. Üniversite son sınıf öğrencisiydi kendisi. Yirmi üç yaşında, geleceğinin hayallerini kuran ve başarılı bir savcı olmayı hedefleyen bir hukuk öğrencisiydi. Son yılının bitmesine ve mezun olmasına sadece aylar kalmıştı. Metro durağına inen yürüyen merdivenleri görene kadar normal hızda yürümeye devam etti. Yürüyen merdivenler gözüne çarpar çarpmaz adımlarını hızlandırdı. İzem dışarıdan çok sert görünürdü. Bakışları her zaman insanlara nefretle bakardı. Oysaki sıcakkanlı biriydi. Sevdiklerine karşı çocuksu olurdu. Merhametli ve sevecendi. Soğuk olduğu insanlara acımazdı. Metro durağına geldiğinde metro gelmişti bile. İnsanlar birbirlerini ittirerek metroya ulaşamaya çalışıyordu. Sanki birbirlerini itmeseler metroya binemeyecek gibi bir halleri vardı. .....
You may also like
Slide 1 of 10
KONUK SEVMEZ DENİZ cover
GECENİN İZİ cover
İMDADIM cover
AYNI BIÇAĞIN SIRTINDA (+18) cover
ÖFKE ÇİÇEĞİ  cover
🌼PAPATYA 🌼(Düzenlenecektir) cover
MAZHAROĞULLARI cover
Fındık Tarlası cover
Kara Gül  cover
SARRAF cover

KONUK SEVMEZ DENİZ

14 parts Ongoing

❝Burası Karadeniz, burada hiçbir aşk mücadelesiz olmaz.❞ "Karadeniz'e eskiden Konuk Sevmez Deniz derlermiş," dedi. Sesindeki buz dağı yüreğimi titretti. Bunu daha önce hiç duymamıştım. Demek hırçın dalgaların sahibi olan Karadeniz'e Konuk Sevmez Deniz diyorlardı. İlk kez duyduğum için olsa gerek garibime gitmişti. Ben de buraya gelen bir konuktum. "Peki ya, öyle mi?" diye sorduğumda bakışlarımı usulca ona kaldırdım. "Burası gerçekten konuk sevmez mi?" "Sevmez," dedi Kuzey net bir dille. "Alır, götürür, öldürür seni. Sen de elbet gideceksin buralardan, ait olduğun yere döneceksin. Buralar hiç konuk sevmez." Bir düşman kapıyı çalar. Elinde ölümle bekler. İmkânsız bir aşk başlar.