Çok önceleri bir söz söylemiştin, nasıldı ? “Gökyüzüne bakmayanların kalbi daha çabuk kirlenir.” Önümdeki sonsuzluğa uzanan gökyüzünün benim kalbimi temizleyeceğinden şüpheliyim. Anlata anlata bitiremediğin Kalpazankaya’dan denize bakıyorum şimdi. “Geçmişi düşünmek için harika bir yer.” demiştin. Sahi, neydi geçmiş? Geçmiş, ruhumuzun en kuytu köşelerinden oluşan bir gemiydi belki. Kimimizin içine hapsolduğu kimimizin ise ateşe verdiği bir gemi… Umutla bakan gözler, çokça hayal kırıklığı, çocukça hatalar. Belki içinde pişmanlığı, hüznü, sevinçleri barındıran kendi başına bir evren. Her gece başını yastığa koyduğunda unutmak için gözlerini yummaktı belki, kim bilir? Yarınları beklerken bugünü kaçırmak, hep çocuk kalıp yüreğimizden yaralanmaktı. Son bir adım kalmışken vazgeçmek, olmayacağını bile bile hayal kurmaktı. Bir fotoğraf karesine hapsolup kalmak, hayatı bir dakikaya sığdırmaktı. İçimde yıkılmaktan yorulmuş bir geçmiş, cebimde üstündeki montu eskimiş bir yalnızlık, dilimde bitmeyen kelimeler ve yüreğimde hiç eskimeyen bir sen varken Kalpazankaya bir cennet olmaktan çok uzaktı.
Tüm hakları saklıdır.©All Rights Reserved