"Bulmuşsun." dedim. Sesimde en ufak bir duygu kırıntısı yoktu.
"Hiç kaybolmadı ki." dedi. Benim aksime hüzünlü bir ses tonu ve dolduğu için ay ışığını yansıtan gözleri vardı. Yutkundu.
"Burası neresi biliyor musun? Tam bu kavşak. Bu kavşak benim hayatımı değiştiren , her saniye ,her dakika , her gün , her mevsim benim yanımda olup bana aşkı öğreten Yaprak'ımı bulduğum yer." Birkaç saniye duraksadı. Ağlamamak için kendini zor tutuyordu.
"İnsanlar yaprağın değerini yazın bilmezler. Ama sonbahar gelip yapraklar döküldüğünde anlarlar. Her yer renksizleşip ağaçlar kuruyunca anlarlar. Ben de tam burada bulduğum Yaprak'ımın değerini onu kaybedince anladım. " Elimi tutup avucuma büyük ihtimalle kitap sayfalarının arasında kalıp düzleşmiş ,kahverengi ve kuru bir yaprak koydu.
"İşte, benim gerçek Yaprak'ımı bulmamı sağlayan bu kuru yapraktı. Ve eğer ben gerçek Yaprak'ımı kaybediyorsam bu yaprağın hiçbir değeri kalmamış demektir." dedi. Yaprağı avucumdan alarak havaya kaldırdı. Ben yaprağa o da bana bakıyordu. Ani bir hareketle yaprağı tuttuğu parmaklarını gevşetti ve rüzgarın onu götürmesine izin verdi. Yaprak gecenin karanlığında sürüklenerek kaybolurken elimden arkasından bakmaktan başka bir şey gelmemişti...Todos los derechos reservados