Masallara inanır mısınız?... Peki ya mutlu sonlara?...
Sizce onlar sadece masallar için midir? Gerçek hayatta ‘’sonsuza kadar mutlu yaşadılar’’ cümlesini, bir insanın kendi hikâyesi için söyleyebilmesi tıpkı masallardaki kadar zor mudur? Yani bu sona ulaşmak için mutlaka büyücüleri, kötü kraliçeleri, cadıları falan mı yenmek gerekir?
Peki ya Külkedisi, Pamuk Prenses, Uyuyan Güzel ve bunun gibi birçok masal prensesi kendilerini bu mutlu sona kavuşturması için neden hep beyaz atlı bir prens beklemişlerdir?
Bu soruların cevaplarını siz de merak ettiniz mi?
Peki ya size anlatacağım hikâye bu anlatılan masallardan farklıysa?...
Ya bu hikâye onu kurtarmaya gelecek olan prensi bekleyen bir prensese değil de savaşçı bir kelebeğe sahipse… Ve her zaman prensesi bir öpücükle kurtarması beklenen o prens bu hikâyede geceleri ortaya çıkan bir kahramansa, dahası beyaz bir atı değil de yay ve okları varsa? O zaman masallardaki gibi bir kavuşma onların hikâyesi için mümkün müdür?...
O zaman artık soru sormayı bırakıp cevapları bulmaya geçelim mi?
Şimdi size zamanla tüm cevapları bulabileceğiniz bir hikâye anlatmaya başlayacağım... Bir Kelebeğin Hikâyesini…
Küçük mavi bir kelebeğin doğuş hikâyesini… Aşkı bulan bu mavi kelebeğin alev alev yanış hikâyesini…
Aşkıyla görevi arasında kalan bir Butterfly’ın hikâyesini…
İntikam ateşiyle yanan bir Blue Butterfly’ın hikâyesini…
Green Arrow ile Blue Butterfly’ın Hikâyesini…