Boşluğun en diplerinden gelen karanlık sıvı,ayaklarımdan bütün bedenime hücum ederken sessizliğin ardındaki gürültüler şüphe uyandırırcasına ruhuma dehşet düşürüyordu. Ne oluyordu bilmezken, kalp atışlarımı hissetmezken kalbimin yokluğunu özlüyordum. Yoktu, ne acı, ne mutluluk. Karanlık sıvı içime, kemiklerime yayılırken bütün organlarım, siyah değil karanlık sıvıdan simsiyah olan kemiklerim hariç herşey eriyor, yerdeki sıvıyla birlikte yok oluyordu. Çukur genişlediğinde karşımda bir erkek iskeleti belirdi. İkimizdede sadece saçlarımız ve kemiklerimiz vardı. Yaklaştı, yaklaştı ve tam karşımda durdu. Başımı kaldırıp ona baktığımda kafatasının alın kısmını benim alnıma yasladı.
"İkimiz yok olurken bulacağım seni, aynı şuanki gibi." Diye sessiz bir fısıltıyla konuştuktan sonra havada tozları birikirken kayboldu.