Aşkımdan divane olduğum adama, önceden küfredeceğim lakin şu an midemin dahi kaldırmadığı uzaklıkta durdum. Bulunduğum yer her geçen saniye öldürüyordu. Kalbim ona yaklaştıkça öfke ile deli gibi atıyor, nefesimi kesiyordu. Gözleri öylesine yoğundu ki binbir duygu dört nala geziyordu. O an bir şey oldu, içimdeki aşk intikam ateşine tutuştu. Dolu gözlerinden akan yaş yanaklarından içime süzüldü ve ateşi daha da harladı. Yavaş yavaş, sevgimin kalbime yabancı kaldığı adamın önünde ölüyordum. Yana yana belki de dirile dirile tekrar ölüyordum. Doğruydu; canından saydığın yâr bile bir gün el olur aklın şaşardı. "Bu kan benim yalnızca bekaretimin değil, bu kan benim kalbimin söküldüğünün kanıtı ve bu kalbimi söken sensin! Bu kalbimi küle çeviren sensin ve ben sana bunu ödeteceğim. Ölmek için yalvaracaksın, benden nefretimi bile ayaklarıma kapanıp dileneceksin. Ama ben sana acı çektireceğim. Her şeyi, yaşadığım her şeyi sana ödeteceğim. Bu son iyi günün, bu gününü iyi kullan. Seni öldürmeyeceğim, seni ölmekten beter edeceğim!" Bugün; 21 Temmuz, kalbimdeki deli divane aşkın intikam ateşiyle yok olduğu gün. "Eyvallah sana Ankara! Kazandın lakin bu sondu. Dağ, taş, yer, gök şahidim olsun ki bu sefer ben kazanacağım!"