insanlık sizce öldümü ?
Bana sorucak olursanız eğer bence öldü.Bizim köye şöyle bakıyorumda çoğu kişi bir birinin yüzüne bakmıyor.Kimisi kavgalı, kimisi dargın, kimisi küskün.Bence barış olmalı.Herkez iç içe yaşamalı.Hani nerde o eski Ramazanlar, Bayramlar ?
Eski Ramazanları özlüyor insan.Eskiden demişken.Eskiden bizim koskocaman bir soframız vardı.Lambaları takıp, Sofrayı kurardık.Bisikletlerle sıcacık Ramazan pidelerini almaya giderdik.Mis gibi sofra kurardı annemler.Daha sonra Mahalleliyi toplardık.Güzel bir Ramazan geçirirdik.Hey gidi günler hey !
İnsanlık demişken.Hayvanları zalimce kullananlar var.Kölesiymiş gibi onlar bir can, dost onlara asla zarar veremeyiz.Ha bazı "Vicdansızlar"Hariç.Hayvan'lar doğanın parçası.Hayvanlara zarar verilirse doğanın dengesi bozulur.
Doğa olmassa olmaz.Doğa huzurdur, neşedir, sevinçtir, mutluluktur.Kısacası doğa insan oğlunun yaşama kaynağıdır.Siz siz olun sakın doğaya çöp atmayın.Uyarın, hatırlattırın, bilinçlendirin.
Ares, sert ve soğuk bir gençtir. Elzem ise dilsiz ve içe dönük bir çocuktur. Sınıfa yeni katıldığında, Ares ona mesafeli yaklaşır, ancak Elzem'in naif ve sabırlı tavırları zamanla Ares'in kalbini yumuşatır. İki zıt karakter arasındaki bu ilişki, birbirlerini anlamaya ve içsel yaralarını iyileştirmeye yönelir. Ares, Elzem'in sessizliğinde kendi duygusal boşluklarıyla yüzleşirken, Elzem de Ares'in içindeki acıyı fark eder ve bir bağ kurarlar.