O sergiye gitmeyi hiç istememiştim. Ben ne anlardım ki resimden, tablodan, sanattan...Hayatımı zorlukla geçirmeye çalışırken, tablo görecek halim mi kalmıştı? Adımlarımı korkarak atıyordum yürüdüğüm yolda... Keyif veren aktivitelere ayıracak zamanımda param da yoktu. Ama çocukluk arkadaşım Burak'a gel de anlat bunu... Beni çekiştire çekiştire getirdiği bu sıkıcı sergi binasında ne yapacaktım. Eğreti duracaktım bu ortamda. İçeriye girmeden üzerimdekileri kontrol ettim. Sergiyi dolaşmaya başladığım andan itibaren duygularım değişmişti; sanki ben ben değildim artık. Sergi'nin adı "AşkınTablosu" idi, ama bu kadarını da beklemiyordum. Birbirinden güzel kadınların gülümsediği tablolar. Sanki gerçek değildi tablodaki kadınlar, özene bezene yaratılmış birer şaheserdi hepsi. Bana uzatılan meyve suyu bardağını aldım ve hayran bakışlarımla bakmaya devam ettim. Ama o anda sakarlığım tutmuştu yine;olan olmuştu, sendelememle birlikte meyve suyu bardağı ile birlikte tabloya yapışmam bir oldu. Allah'ım yerin dibine geçmiştim ve en kötüsü de tablo mahvolmuştu. Başımda beliren adam ressam olamazdı, yok yok olmamalıydı. Ressam tipi yoktu ki bu adam da; ancak dergilerden fırlamış olabilirdi. "Tablonun fiyatını ödeyebilirsin sanırım."dedi."Ben ve beş bin lirayı ödemek, ama nasıl? sesim çıkmıyordu."Peki o zaman, beş ay boyunca yanımda çalışıp ödersin artık" diyerek yanımdan uzaklaştı. Şimdi mahvolmuştum. Sonrasında ise yaşadıklarım kolay olmadı elbet, karşıma çıkan gerçekleri sindirmem zor oldu. bir sergi sonrasında bir hayat bu denli değişebilir miydi? Kurulan o cümle ile başlamıştı değişim: "Hayat arkadaşım olmanı istiyorum!" Sonra; sonrası kitapta..........Zevkle, heyecanla,bazen kızarak, bazen severek, bazen de keşke diyerek okuyacağınız bir öykü....Bir hayat, bir varoluş öyküsü
38 parts