Nefesimi dışarıya üfledim. Neden benim de masallardaki gibi bir aşk hayatım yok? Oflayarak dirseğimi masaya koyup çenemi avuç içime yasladım. O sırada da garson gelmişti.
"Ne istersiniz?" beklediğim soruyla kafamı ona doğru çevirdim. Bu sefer yanağımı elime yasladım.
"Bana bir adet masallardaki aşk." dedim hüzünlü çıkan bir sesle.
"Üzgünüm hanımefendi, ondan kalmadı. Ama siz bu konuda ısrarcıysanız bildiğim bir bar var. Oraya açık giyinip giderseniz masallardaki aşka sahip olursunuz. Ama bu masal, Pamuk Prenses masallarından farklı." dedi alayla, hemen ardından da göz kırptı.
Şaşkınca ona bakarken, o doğrulup, tekrar ne istediğimi sordu. Ben de yerimde doğruldum.
"Üzgünüm beyefendi ama bu masal senin gibi piçlerin rol aldığı bir masal ve bu masalda ben yokum." diyip, cüzdanımı alıp, sandalyeden kalkıp, hızla oradan çıktım.
Bu masala şuanda giriş yaptığımın farkında olmadan.
Ben : anneni ara.
Oğuz:ne ?
Ben: sen sinem teyzenin oğlu değil misin?
Annen onu aramanı söylüyor.
Oğuz : peki bunu o niye söylemiyor ?
Ben : şarjı bitmiş?
Oğuz : şarjı bitmişse ben onu nasıl arayacağım peki ?
Ben yazıyor...
Ben çevrimiçi...
Ben : bir dakika oha doğru?
Şarjı bitmişse nasıl arayacaksın ?
Oğuz : bu küçük detayı yeni fark etmen gözlerimi yaşarttı.
Ben : sen bana Altan altan laf mı soktun ?
Hayırlı bir evlat olup annen ara demeden arasaydın böyle olmazdı 🙃
Oğuz : şimdi de sen mi bana laf sokmuş oldun?
Ben : haspinAllah sınanıyorum herhalde , git ara ne bilim ben ya.
Laf filan da sokmuyorum ayrıca.
Oğuz : sen kimsin ?
Ben: komşunuz ?
Oğuz : komşumuz kim?
Ben : evine gelseydin bilirdin.
Oğuz :geldiğim zamanlarda oldu ama tanımıyorum seni ?
Ben : o da senin kayıbın olsun hayırsızlığı bırakıp evine uğrarsın artık belki ?
Oğuz : bu aralar sanmıyorum.
Ben : benim ruhumda hayırsızlık diyorsun.
Oğuz :hayırsız olsaydım bu vatanı korumak için canımı feda etmezdim.
Ben :ne ?
Oğuz: tek hayırsız ben değilmişim anlaşılan , komşusunun oğlunun mesleğini bilmeyen bir komşu kızı.
Ne üzücü.
Tanışalım yüzbaşı Oğuz Türk...