Özgür, annesi ve babasının trafik kazasında ölümü üzerine küçüklüğünü yetimhanede geçirmiş bir kız. Yıllar sonra anneannesinin Özgür’ü yanına almasıyla başlıyor özgürün hikayesi. Ve hayat 18 yaşına geldiğinde onun en büyük sınavını masasının üzerine bırakıyor.
“Beni iyi dinleyin, bayım.
Kaybetmekten bahsetmeyin artık bana, kaybedecek bir şeyim kalmadı çünkü.
Mesela öznesi ‘benim’ olan bir nesnem yok, bayım. Bunun acısını bilir misiniz siz ?”
O, her şeyini kaybetti, kalbi hariç.
“Olur da kaybedecek bir şeyiniz kalmadıysa sizinde, uğrayın benim yanıma. Zira içmemiz gereken bir şişe rakı olması gerek, bayım.
Eğer sizinde canınız benimki kadar yanıyor ise, kapalı yaralarınıza sargı yapmayı kendime borç sayarım, bayım. Çünkü bilirim en çok kanayan ve acıtan yaradır, kapalı yaralar.”
Sevmediğiniz yüzünü dahi görmediğiniz bir adamla evlenmek nedir bilir misiniz?
"Abi yapma kurbanın oluyum!"
Ağlayan gözlere abime baktım, baba yarıma en değerlime.
"Ben diyeceğimi dedim, iste yada isteme Azad'la evleneceksin Evin."
...
Mutfağa girip elerimi tezgaha yasladım. Arkamda hissettiğim kara gölge ile kaşlarımı çatıp arkamı döndüm. Uzun boylu, kumral özenle şekillenmiş saçları, yeşil ormanı andıran gözleri ile karşımda duran adama baktım.
"Ne işin var senin burda?"
Elerini cebine koyup rahat bir ifadeyle parmak uçlarında yükseldi.
"Müstakbel karnımı görmek istemiş olamamı?"
Sinirle burnumdan soludum.
"Ben senin o tanıdığın kızlara benzemem bir tane çarparım ağzının üstüne!"
Yeşil hanelerini kısarak baktı yüzüme.
"Bu sözlerini sana yerdireceğim zamanı iple çekiyorum Ceylan gözlü."
Sonda kullandığı hitapla dudaklarımı yaladım. Gözleri dudaklarıma kayınca vücudum gerilmişti...
(İmdadım kitabımı okuduktan sonra bu kitabıma okumanızı tavsiye ediyorum kafanızın karışmaması için.)
Evin ve Azad
(kurgu; yetişkin içerik bulundurur.)