"Yardım edin! Kimse yok mu? Ağabey ne olur yapma benim bir suçum yok ağabey" Sesin şiddetiyle irkildim. Çok yakın hatta tanıdık bir sesti ayrıca yardım istiyordu. Az kalsın kahvem üstüme dökülüyordu. Aynı ses demin söylediği cümleye tekrarladı. Bu bir bağırıştan çok haykırıştı. Sesin geldiği yöne doğru ilerlemeye çalıştım. Yine mahalle serserilerinin eşek şakalarından biriyse bu, ellerimden çekecekleri var haberleri olsun. Sese iyice yaklaştım. Köşeyi döndüğümde uzun boylu bir adam biraz ileride sırtı bana dönük bir şekilde ayakta dikilmişti. "Pat! Pat! Pat!" Üç el silah sesinin ardından biraz ileride bir bedenin yere yığılışını gördüm. Bu olamaz! Hayır, o az önce birini mi vurdu? Yo hayır böyle olamaz. Bu bir kâbus falan olmalı. Yine rüya görüyorumdur. Kahvem bir anda elimden düştü. Lanet Olsun! Hemen buradan toz olsam iyi olacak yoksa sonum hiç iyi bitmeyecek! Bir iki adım gerilemiştim ki adam hızla arkasını döndü ve beni fark etti. Kahretsin işte şimdi başım dertte! Arkadan adamın yüzünü net görememiştim. Ama yüzünü döndüğünde ağzından çıkan buharlardan sinirli olduğu bariz bir şekilde ortadaydı. Gecenin karanlığında yüzünü seçemiyordum. Birkaç adım ile sokak lambasının önüne geçti. Yüzünü karanlık tarafta bırakmayı tercih etmişti. Vücudunun üzerine giydiği siyah tişört kaslarını belirgin bir şekilde ortaya çıkartıyordu. Yaklaşık olarak uzun boylu ve yapılıydı tabi sarı saçları kendini biraz göstermiyor değil. Ama yine yüzünü seçemedim. Siyah bir pantolon ve siyah mı yoksa yeşil mi tam seçemediğim asker botları vardı ayağında. "Sakın küçük sakın kımıldama! Olacaklara karışmam! Orada dur yoksa senin için hiç iyi olmaz!" ses tonu itaat etmem gerektiğini gösteriyordu. Ama unutmama gereken bir şey var karşımdaki bir katil ve ben onun kurbanı olamam. Tabanlara kuvvet Koş!All Rights Reserved