Tezer ve Beyzade Aşireti'nin yüzyıllardır olan düşmanlığını Diyarbakır'da bilmeyen yoktu. İki aşirette çok güçlüydü. İki aileninde kaybedecek çok şeyi vardı. Bu yüzden barış yapılmalıydı. Daha fazla kan akmaması için gerekli olan buydu.
Barış olmasını en çok isteyen iki sevdalı yürek vardı. Ali Beyzade,Heval Tezer. İmkansız olduğunu bile bile sevmişlerdi. Ali,Heval için yüzyıllardır kimsenin atmadığı adımı atmış ve barış istemişti.
Miran Tezer intikam istiyordu. Gözlerinin önünde abisini öldüren Ali'yi öldürmek için yemin etmişti.
Devran Beyzade abisinin ölümünden sonra Heval'e gözü gibi bakmak için barış olmasını sağlamıştı.
Heval ise Ali öldükten sonra konuşmamış,gülmemişti. Bir yıl boyunca buna kimse anlam verememişti. Ali ve Heval'i bilen tek bir kişi anlam veriyordu. O da Devran Beyzade'ydi.
Heval'in günden güne eriyip bitmesine,abisinin emanetine bakamaması onu bitiriyordu. Heval'e ulaşmak için evlilikten başka yol kalmamıştı. Bu evlilik için ilk başta önünde engel yokken Miran Tezer ona en büyük engel olmuştu. Bir kez daha Töre yüzünden Devran'ın eli kolu bağlı kalmıştı.
Bir kızı eğer amcasının oğlu isterse diğer kısmetleri çekilirdi. Heval'i de Miran istemişti.
17 yılını acı ve şiddet içinde geçirmiş, hayattan beklentilerini ve umutlarını kesmiş tek dileği ölmek olan her gün ölmeyi dileyen bir kız.
Bir gün ailesinin gerçek olmadığını ve çektiği bütün acıların boş olduğunu öğrenirse neler mi olur gelin beraber yaşayalım.