Annem yemyeşil bir ormanın içinde beyaz elbisesiyle bana doğru yaklaşıyordu .
"Kızım lütfen bana acı çektirmeyi bırak ! Böyle yaptıkça beni kahrediyorsun . Beni unut yaşamına devam et " Bir an durdu ve kafasını yere eğdi kafasını tekrar kaldırdığında gözlerinden kanlı yaşlar akıyordu "Anne " diye bağırdım ve ağlamaya başladım. Ben ağladıkça onun gözlerinden daha çok kan akıyordu .
" Bak kızım sen ağladıkça bana böyle oluyor , benim acı çekmemi istemiyorsan artık ağlama ! "
" Ama anne nasıl ... ?"
" Kızım bana bunu yapma sen gülümsedikçe , mutlu oldukça benim de senin gibi olacağımı unutma ama ağladığın zaman bu kanlı gözyaşlarım aklına gelsin ! "
" Ann--" annem sözümü kesti ve kanlı gözleriyle bana bakmaya devam etti .
" Hayattaki en büyük acı sevdiğin insanı kaybetmektir , Ama bundan daha önemlisi bu acıyla yaşayabilmektir , ne zaman aklına gelsem gülümse ve hiçbir şey için ağlama. Sen mutlu bir çocuk değildin , senin gülümsemeni göremedim . Bundan sonra benim için gülümse kızım "
Yataktan sıçradığımda baş ucumda ki lambayı açmak için uzandım, lambanın ışığıyla elimde ki kanları gördüm çok korktum , rüya değil miydi ? diye düşünürken avucumun içindeki tırnak izlerini gördüm sanırım uyurken sıkmıştım. Yataktan kalkıp lavaboya doğru ilerledim. Aynaya bakıp yüzümü inceledim gözlerim ağlamaktan kıpkırmızı olmuştu aklıma annemin kanlı gözleri geldi bir anda ürperdim aynaya bakmayı kesip elimi yüzümü defalarca yıkadım . Kafamı kaldırıp son kez aynaya baktım ve kendimden emin bir şekilde
"SENİN İÇİN GÜLÜMSEYECEĞİM ANNE ! " dedim.
Dudaklarıma bir buse kondururken "seni seviyorum,ama biraz acı cekmen gerekiyor"
Ben iki yıldır acı çekiyorum,bu ne ki? Boxerini çıkarırken onu izliyordum. Bir yere gelince utanman da kalmıyordu bu adamın yanında. Alışık olduğum şeylerdi. Bir adamın sevmediğin halde her zerresini biliyorsanız buna bir bok denmezdi!
Kalın ve damarlı penisini çıkarıp birkaç defa okşadı. Bunu yaparken gözlerimin içine bakıyordu.
"Hazır mısın?"
Hazır mıyım? Ben çocuk doğurmaya hazır değilim. Ben anne olmaya hazır değilim. Lanet olası hapı yanıma almamıştım! Ayrıca aklıma nereden gelebilirdi ki dağ başında kocamla sevişeceğimiz?
Erkekliğini girişime yerleştirirken birden içime itti. "Ahh!" Tırnaklarımı kollarına geçirdim. İçimde hareket etmeye başladı. Bacaklarımı beline doladım, topuklarım kalçalarına değiyordu. Omuzlarına sıkıca tutundum. Terden ıslanmış Saçlarımı gözümün önüne düşerken tek eliyle geriye attı.
"Kartal!"
"Sikeyim! Seni o kadar özlemişim ki!"
"Ahh! Yavaşla!"
"Hayır bebeğim,bu gece sadece benim istediğim olacak"
Omuzlarına tırnaklarımı geçirirken odadaki tek ses tenin,tene çarpma sesleri,ve kısılan sesimden çıkan inlemelerimdi. Sonuna kadar soktuğu aletiyle hayalarının kadınlığıma çarptığını hissedebiliyordum.