gezegenimin hali belliydi; prensler, prensesler ve gezginlerin yaşadığı uzun günler, hoş geceler...
pera, doğum sırasında annesini kaybeden hayatta ilk şanssızlığını yaşamıştı. babası ve ailesi tarafından her zaman annesinin ölümüne sebep olan bir sorun olarak görülmüştür.
aile şefkati olmandan, küçük yaşta herkesin nefretini kazanan pera ailesinden çok uzak bir ülkede yatılı okulda okumuştu. yalnız başına büyüyen pera annesinin her doğum günü için yazdığı mektuplardan biri üzerine yeniden İstanbul'a, babasının yanına taşınır.
çocukluk hatıralarının geçtiği bu şehirde pera'yı büyük bir sınav bekliyordu. aslında hayatta yalnız olmadığını, tıpkı onun gibi hisseden ve aralarında garip bir bağlılıkları olan arkadaşlar edinir.
zamanla arkadaşları için bir seçim yapması gerekirken bazen aşkını, bazen mantığını kaybeder.
gençlerin çaresiz zamanlarda zayıf anlarını kullanan insan tüccarlarından kendilerini kurtarmaya çalışan bir grup gencin hikayesi.
sizi dipsiz kuyulara çekmek isteyenler, sizi mahvetmek pahasına kendi egosunu tatmin etmeye çalışanlardan kurtulmaya çalışanlar... yolunu kaybetmiş ve umutsuzluğa kapılmışlar için bir hikaye.
aslında bu bir bir kitap, bir hikaye değil... geçmiş
Ben : anneni ara.
Oğuz:ne ?
Ben: sen sinem teyzenin oğlu değil misin?
Annen onu aramanı söylüyor.
Oğuz : peki bunu o niye söylemiyor ?
Ben : şarjı bitmiş?
Oğuz : şarjı bitmişse ben onu nasıl arayacağım peki ?
Ben yazıyor...
Ben çevrimiçi...
Ben : bir dakika oha doğru?
Şarjı bitmişse nasıl arayacaksın ?
Oğuz : bu küçük detayı yeni fark etmen gözlerimi yaşarttı.
Ben : sen bana Altan altan laf mı soktun ?
Hayırlı bir evlat olup annen ara demeden arasaydın böyle olmazdı 🙃
Oğuz : şimdi de sen mi bana laf sokmuş oldun?
Ben : haspinAllah sınanıyorum herhalde , git ara ne bilim ben ya.
Laf filan da sokmuyorum ayrıca.
Oğuz : sen kimsin ?
Ben: komşunuz ?
Oğuz : komşumuz kim?
Ben : evine gelseydin bilirdin.
Oğuz :geldiğim zamanlarda oldu ama tanımıyorum seni ?
Ben : o da senin kayıbın olsun hayırsızlığı bırakıp evine uğrarsın artık belki ?
Oğuz : bu aralar sanmıyorum.
Ben : benim ruhumda hayırsızlık diyorsun.
Oğuz :hayırsız olsaydım bu vatanı korumak için canımı feda etmezdim.
Ben :ne ?
Oğuz: tek hayırsız ben değilmişim anlaşılan , komşusunun oğlunun mesleğini bilmeyen bir komşu kızı.
Ne üzücü.
Tanışalım yüzbaşı Oğuz Türk...