Eylülün gölgesinde bir yazdı..Yazıya dökülmemiş masallarımın kahramanı ise şeker prensim...Sessiz,puslu gözünün gece karasında yalnız ay gibi uykum gelmeyen gecelerde ise,kağıda dökülmüş üç beş kırıntı...Vakti bilinmez saatlerde ise eskiye dönük kısa bir yolculuk..Düşundükçe içimde tarifsiz duygular biriktirmeyi başaran yağmur yüreklim nasıl yağıyorsun yüreğime,sormadan,sorgulamadan..Öyle imkansızca !! ?¿... Geçmişe yolculuk yapıyor iç dünyam sanki, yaşanmışlıkları paylaşma zamanı diye fısıldıyor sessizce...Satir satır,cümle cümle,şiir şiir..Her anı yitip giden zamanın eşliğinde,dur durak bilmeden... Ezginin günlüğü gibi.. Eda Ezgi'nin..:-) :-)
İlk hikayemm.Beğeneceğinizi umut ediyorum.İyi okumalar..:-* :-* :-*
Aşkın Ekim'i Kasım'ı olmaz ki...
Ilık bir Ekim sabahında,
ayaz bir Şubat akşamında,
ya da Temmuz güneşinde
sevemez miyim seni ?¿
Severim hem de çok..**)
Melis, annesinin kaderini yaşayan bir genç kızdı.
Babası ve abisi tarafından ayak bağı gibi görülür ve onlar için para kaynağı olmaktan ileri gidemezdi. Ama günün birinde, celladı olan kişi ona hayatının aslını gösterdi, bir intikam uğruna ailesinden koparıldığını söyledi.
Seneleri acıyla geçen Melis, kendini yepyeni bir sayfa açmış halde buldu ama hiçbir şey beklediği gibi değildi. Olamazdı.
Çünkü onun sevilmeyecek çok yanı vardı.
"Koskoca evinize bir beni sığdıramazdınız. Madem sığdıramayacaktınız, o zaman beni o cehennemden neden kurtardınız?"