"HİKAYENİN DÜZENLENMİŞ VE TAMAMLANMIŞ HALİNİ OKUMAK İÇİN 'AY IŞIĞI' NI OKUYUN LÜTFEN. Bu kitap hikayenin DÜZELTİLMEMİŞ halidir. İstek üzerine kaldırmadım." Büyücülerin Kara Taç'ı, Gece tir titreyen kadına doğru yürüdü. "Bu hanım senin kardeşinmiş," dedi eli kolu bağlanmış adama. Neler olacağını anlamak İhtiyar'ın bir saniyesini almadı. "Sakın..." "Siz avcılar kan bağına herkesten daha fazla değer veriyorsunuz..." "Yeter! Ateş'i öldüren bendim." "Onu sadece öldürseydin tüm bunlara gerek kalmazdı," dedi Gece. Sesinde ya da güzel yüzünde herhangi bir duygu kırıntısı okunmuyordu. Ruhsuz bir açık sözlülük, soğuk bakışlar, kar gibi kadifemsi buzlu bir ses. "Oysa," dedi, "sen onu parçalara ayırdın. Parçalarını da şehrin dört bir yanına attın. Ekmek kırıntılarını gibi; benim sana gelmem için ondan izler yaptın. Geldim. ...Kanından kim varsa öldüğünü görmeden de sana ölüm yok Avcı." Tam bu sırada ülkenin diğer ucundaki bir yerde her şeyden bihaber Miray, ense tüylerinin diken diken olduğunu hissetti. Kötü bir şeyler olacağı duygusu göğsünü sıkıştırıyordu. Yatmaktan vaz geçip, pencereye yürüdü. Duvarları, sınırları olmayan bir şeye ihtiyacı vardı. Gökyüzü... bomboş... karanlık... Ve sonra fark ettiği ayrıntıyla belli belirsiz gülümsedi. Uçsuz bucaksız gece ne kadar zifiri karanlık olursa olsun, ayın ışığını örtemiyordu.
48 parts