Bu gecede odasının penceresinden dışarıyı seyrediyordu kadın. O küçücük pencereden ne büyük kırgınlıkları, kızgınlıkları, acıları bırakıyordu rüzgarın kucağına . Buna mecburdu çünkü. Dayanmak için, başarmak için… Belki de sırf onun için bu kadar şiddetle esiyordu rüzgar. Yüzüne gelen saçlarını düzeltip, yatağa uzandı usulca. ‘’Bu gecede ‘’merhaba tavan’’ dedi gülümseyerek. Saat epey geç olmuştu. Yine de kitabının kapağını açtı, kaldığı yeri bulmaya çalışırken sayfalar arasından küçük eski bir kağıt parçası düştü. Düşen kağıdı buldu ve okumaya başladı. -Bir çocuk edasıyla seninle olmanın, senle geçen her günün ayrı bir şekilde zevkini tatmanın, günleri, ayları, yılları seninle geçirmek istemem. Bana bambaşka bir şekilde sarılan, benimle her anın tadını çıkarabilen ve hep yanımda kalacağına inandığım sana ihtiyacım var, başkasına değil… Farkında olmadan gözünden yaşlar çoktan sararmış kağıdın üstüne dökülmeye başlamıştı kadının. Sanki pencereden odaya sızan rüzgar şimdide odadaki bütün havayı alıp çekip gitmişçesine nefessiz hissetti kendini. Boğazındaki düğümler gözlerinden akan yaşlarla yarışırcasına nefessiz bırakmıştı onu. “Ağlamamalıyım” dedi kendi kendine . Kalkıp pencereyi kapadı nefesimi çalma benden rüzgar dercesine. Başını soğuk yastığa bırakıp uyumaya çalışırken saat çoktan 4 olmuştu zaten.Başıboş saatler çoktan kendini güneş ışıklarına bırakmaya başlamıştı. Gözlerini açtı kadın yarı uyur yarı uyanık. İstemeye istemeye yeni güne ilk adımını attı. Kedisi Sıntır’a mamasını verdi. Ardından mutfağa dönüp kendine bir kahve yaptı, kahvesini eline alıp buzdolabının kapağını açtı. Canı hiçbir şey yemek istemiyordu. Üstün körü bir şeyler atıştırıp hazırlanmaya başladı.
9 parts