Herkesin kendine haz, örnek aldığı bir idolü vardır. Çoğumuz için yanıt çok kolaydır. Anne ve babamız.. İşte Ilgın'ın kabusu daha ilk doğduğu gün başlamıştı. Ailesi tarafından terk edilmişti o gün. Ne okuldan döndükten sonra dedikodu yapa bileceği annesi,ne de örnek alabileceği bir babası yoktu. Kimsesiz çocuklar vakfına benzeyen bir yurda gitmişti. Bu herkesin dönüp, acıya bileceği bir durumdu ve acınmak kesinlikle ona göre değildi. Zaten kim isterdi ki acınmayı? Sonunda kabustan farksız 16 yıl sonrasında artık büyüdükleri için gitme vakti gelmişti. Başak, Ilgın, Ömer ve Umut birlikte İstanbula gider, ve yeni hayatları, o an itibariyle başlar ve olan olur. Başağın ölümüyle sonuçlanan bir aşktan sonra Ilgın, bir intikam yemini eder. Peki, gerçekten tüm erkekleri, özellie Mertcan'ı pişman ede bilecek miydi ?