Gerçek bir deliliğe sahip değil ki o adam... Gerçek bir milyoner değil, gerçek bir katil değil, gerçek bir deha değil... Sahip olduğu her şey aslında gerçek değil. Elinde tutabildiği nesneler sanki sadece hayallerinden kopmuş birer yapboz parçası gibi onun için. Hayatındaki tek gerçek ise elinden alındı onun. Ayrıca hayatı için yeni gerçekler bulmasına yardımcı olacak sağlıklı zihni de...
Gerçek bir renkliliğe sahip değil ki o kadın...
Gerçek bir öğrenci değil, gerçek bir masum değil, gerçek bir burslu falan da değil... Herkes bambaşka tanıyor onu. Belki bir üniversite öğrencisi, belki bir sanatçı, belki bir mafyanın kızı olarak... O da gerçeği bilmiyor işin garip yanı...
Yalan kişilikler ve yalan düzenlemeler. Yalan sayılır bir akıl hastası. Yalan üzerine kurulu iki insanın bilmem kaç tane hayatı. Anlatması kesinlikle güç. Ancak bir zihin, çelişkilerle dolu. Sağlıksız. Hasta. Kontrolü yok bu adamın tek kelimeye rastladığı anda. Diğer zihin ise, benliğini ararken yoluna çıkan siyah bir maskeye ayağını çarpıp düşüyor yine. Her şey onun suçu bu kadına göre de. İkisi için de hayatlarını değiştiren tek sembol var ve bu ikisi arkadaştı yine yalan kişiliklerle.
Yalanlarının tarihi geçiyor. Anlatmak zorundalar yaşamlarını. Ancak siyah bir maskeden daha da zorlu engeller var karşılarında. Belki de engelleri birlikte aşarken, adam kadının elini tutar. Belki de kadın, adama çelme takar. Belki ikisi de engeli geçemez ve yenik düşer.
Peki ya engeller, adamla kadını aşıp, onların yalanlarına dahil olursa? Ya engeller de aslında birer yalansa?