İzleri kalbine değil, omzuna gömerdi Demir ve belki de bu yüzden dokunulmasını istemezdi omuzlarına, yeterince yükünün olduğunu avaz avaz bağırırdı sanki yorgun, kaskatı omuzları. Kendini çekip çıktığında kara batağından, Eftelya'yı alırdı hemen kolları arsına. Belalı bir başı, eski bir şarkısı ve dilinden düşmeyen küfürleri olurdu. Saf öfke yatardı karanlık gözlerinin ardında, dudaklarında kıvrılan ölüm uykusu gibi sessiz gamzesi vardı. Sürekli, eski bir şarkı mırıldanırdı Eftelya'ya.
Yükü, dünyadan ağır, Efelya'ya sarılınca kuştan hafif, sigarasına kavuştuğunda uçarı bir küfür kadar rahat olurdu.
Demir fısıldadığı eski şarkılar olurdu elindeki gitarıyla. Son kez derdi, bir daha asla aynı şarkıyı söylemezdi Eftelya'ya. Bir şarkı hariç. Bir şarkısı vardı, o şarkıyı sonsuza dek söyleyebilirdi ama bunun hangi şarkı olduğunu Eftelya hiç bilmezdi.
Mahallenin yaptığı yardımları ile dilinden düşmeyen, bütün kızların deli divane olup peşinden koştuğu, ağırbaşlı, yardımsever ve bir o kadar da sert bir ağır abisi ile evlendiğinizi düşünün... Murat Karasu. Namı değer "Kara Murat" ile tanışmaya ne dersiniz?
Uyarı: Bu kurgu tamamen bana aittir! Cinsellik, şiddet ve bağımsız öğeler içermektedir! Reşit olmayanların okumasını tavsiye etmiyorum.