İzleri kalbine değil, omzuna gömerdi Demir ve belki de bu yüzden dokunulmasını istemezdi omuzlarına, yeterince yükünün olduğunu avaz avaz bağırırdı sanki yorgun, kaskatı omuzları. Kendini çekip çıktığında kara batağından, Eftelya'yı alırdı hemen kolları arsına. Belalı bir başı, eski bir şarkısı ve dilinden düşmeyen küfürleri olurdu. Saf öfke yatardı karanlık gözlerinin ardında, dudaklarında kıvrılan ölüm uykusu gibi sessiz gamzesi vardı. Sürekli, eski bir şarkı mırıldanırdı Eftelya'ya. Yükü, dünyadan ağır, Efelya'ya sarılınca kuştan hafif, sigarasına kavuştuğunda uçarı bir küfür kadar rahat olurdu. Demir fısıldadığı eski şarkılar olurdu elindeki gitarıyla. Son kez derdi, bir daha asla aynı şarkıyı söylemezdi Eftelya'ya. Bir şarkı hariç. Bir şarkısı vardı, o şarkıyı sonsuza dek söyleyebilirdi ama bunun hangi şarkı olduğunu Eftelya hiç bilmezdi.