Aşk-ı Esaret- Anka
  • Reads 5,699,686
  • Votes 133,089
  • Parts 58
  • Reads 5,699,686
  • Votes 133,089
  • Parts 58
Complete, First published Aug 11, 2015
Kapak tasarım: buz_kralicesi_18

***

Öykü ve Burak.. 

Onların aşkı, bazılarına göre yasak, bazılarına göre hiç olmaması gereken birşeydi..

Ama insan kalbine ne zaman söz geçire bildiki, bu iki aşık geçire bilsin..

Onlarda biliyordu bu aşkın, yasak ve hiç bir zaman kolay olmayacağını.. 

Ama onlar yinede aşklarını en güzel şekilde yaşamak ve mutlu olmak istediler..

Bu aşkın onlara en büyük hediyesi ise.. Küçük meyveleriydi..

Taki geçmiş, birgün onların kapılarını çalana kadar..

İşte o günden sonra, mutluluğun yerini mutsuzluk aldı..

Mutsuzluğun yanına ise, acı geldi..

Ve bu iki aşığı yakıp kül etti..

Dokunamadığı tek şey ise.. Onların aşkıydı..

Çünkü onlar bu Aşk-ı'n Esaret'i olmuşlardı.. 

Peki bu iki aşık, o küllerden yeniden doğa bileceklermiydi?

Aynı bir Anka kuşu gibi yeniden dogup, mutlu olabileceklermiydi?
All Rights Reserved
Table of contents
Sign up to add Aşk-ı Esaret- Anka to your library and receive updates
or
#82gecmis
Content Guidelines
You may also like
Karia by ysraergn
31 parts Ongoing
"Sen ansızın kapımı çalan kıyametimsin." ............. Bazı sonlar yeni ilkler doğururdu. Ve bazı sonlar, insanı yeni bir yola adım atmaya zorlardı. Yeni ilklere adım atmak için kader hazırdı. Ona düşen kadere boyun eğerek, örülen ağların peşine düşmekti. Hayatı, sorunsuz ilerlerken bir gün ailesinin ani ölümüyle sarsılan Ahu Melek, aldığı mektupla hayatı değişmiş, kendini hiç bilmediği topraklarda, tanımadığı insanlar arasında kök salmış bir şekilde bulmuştu. Babasının, hiç bilmediği bir ailesinin olduğunu öğrenince kendini o aileye dahil etmek aklının ucundan bile geçmemişti. Babasının doğup büyüdüğü topraklara bomba gibi düşmüştü güzel kadın. O, bir Karia'ydı. Tıpkı ansızın gelecek olan kıyamet gibiydi. Yeni yeni keşfettiği bu topraklarda çiçek gibi açıp, aşkı bulacağını ise hiç düşünmezdi. O, bilmeden kendi ayağıyla aşka gitmişti. Mertliği ve merhametiyle nam salmış Demir Asilkan ise görür görmez vurulmuştu bir çift kurşuni göze. Ansızın kapısını çalan kadına kaptırmıştı gönlünü. Seviyordu, çok güzel seviyordu Demir Asilkan. Ancak hiçbir aşk kolay bulunmazdı. Zorlu sınavları, dikenli yolları vardı vuslatın. "Şu kurşuni gözlerin yüreğimi delip, geçiyor," dedi Demir. Kızın gözlerine bakmaktan ve orada kaybolmaktan kendini alıkoyamıyordu. "Senin beni aldığın bu güzel yüreğin var ya, işte orası benim saltanatım," dedi kadın sevgiyle gülümseyerek. Başlangıç Tarihi: 15.03.2021 1. Kitabın bitiş tarihi: 05.02.2022 Çalındığı taktirde yasal işlem başlatılacaktır.
You may also like
Slide 1 of 10
Sürmeneli cover
KÜL ADA'M & KÜL DÜĞÜMÜ cover
Akım || tex +18 cover
Karia cover
Öyle sıkı sarıl ki... cover
Aşkın Cenneti cover
MÜREKKEP ATEŞİ cover
ASYA cover
BUZ VE ATEŞ (ALEV SERİSİ - 1) cover
EFSUN | Büyülü Ve Âsi Bir Sonbahar Rüzgarı  cover

Sürmeneli

17 parts Ongoing

"Meydan senin Sürmeneli." Dediğime elini belime koyup beni kendisine çekti. Meydanı sahiden boş bulmuş olmalıydı. Yoksa beni kendine çekecek hali yoktu başka türlü. Düşündüklerimi anlamış, duymuş gibi konuştuğunda nefesim bir anlık tekledi. "O meydan benim de sen benim değilsin Hasret." Dediğinde yutkunamadım. Meydanlarım onundu. İnkar etmeyecektim bunu. Kendi ağzıma söylemiştim zaten. Neyine inkar edecektim ki? Ama takıldığım o değildi. Barut, Hasret demezdi bana. Deva'yı bile nadir derdi. Adımı söylemeyen, söylemekten kaçan kocam bana iki adımı da demişti. Hem Hasret demişti, hem Deva. "Meydandayım Barut Reis," Boştaki elimi yanağına koydum. "O meydanın tam ortasındayım." Diye devam ettiğimde güldü. Alayla değil. Acıyla. Ama kendineydi bu acı gülüş bana değildi. Sonra o da zehir akıttı. Benimki kadar gerçek bir zehir. "Yanımda değil Deva, karşımdasın." Güldüm. Zehrin yarattığı acı bir gülüştü bu. Hep acıydı zaten bize kalan gülüşler. Asla umutla dolu olmazdı, asla neşe yüklü olmazdı. Haramdı sanki. Bir kere mutlu olsa, dünya kötülüğe bulanacaktı adeta. O kadar haramdı işte bana mutluluk. Dudaklarımı dudaklarına yaklaştırdım. "Yanında olacak nedenim yokken," Dedim "Karşında duracak sebebim çok ondandır." HIRÇIN BİR KARADENİZ HİKAYESİ...