"Ne istiyorsun?" İstediği her neyse verip ondan kurtulacaktım.
"İstediğim şey sensin," dedi.
Ondan adım adım uzaklaşırken "Yürü git işine," diyerek bağırdım. Boş tehditlerimi savururken alayla izledi. Bu neşeden uzak, alaycı bir gülümsemeydi. Cılız sesim onu yeterince korkutmamıştı.
"İstediğimi almadan gitmeyi düşünmüyorum."
* * *
Alaca şafağında kopan bir adam, kaderin parçalandığı bir gecede körükleniyor. İntihar eden ruhunu gömen kadına, infazı olmayan bir cinayet işliyor. Cinayetini işlediği kadına, içinde ki katil yanı şehvetle uyanıyor.
Ölümün kanıyla portrelenmiş karanlıkta çöküyor, dolunayın kızıl şafağı. Cinayete ortak olan geceye güneş bir daha doğmuyor. Ölüm satırları, kadere darbesini vururken karanlıkta kaybolmuş ruhların acı inlemeleri duyuluyor kimsesiz gecede.
Ama kimsesiz gecede birisi vardı.
Orada, intikamı içinde ki katili besliyordu.
İntikam, nefreti körüklüyordu.
Katil, kan istiyordu.
Kuzey Ulusoy; şeytanla pazarlık masasına otururken Tanrı, tek bir iyiliğin bile bulunmadığı cehennemi ona bahşetti.
WATTPAD DE 'KARANLIĞIN ESİRİ' ADLI İLK HİKAYEDİR.
Bir kaldırımın köşesinde buldum hayalimi.
Gözlerimi kapattım, bıraktım avucuna kalbimi.
Dedi ki, sonuna kadar tutacak mısın elimi?
İçimden cevapladım, birlikte tırmanacağız tüm merdivenleri.
Mumlar üfledim, dilekler diledim.
Kayan her yıldızda adını sayıkladı dilim.
Ve o bana doğru tek bir adım geldiğinde
Ben hiç gitmesin diye bütün yolları denedim.
🏀
"Doruk?" dedim heyecanla. Bakışları yüzümde oyalanmaya devam ettikçe duramadım yerimde. Bir şey söyleyecekti. Bir şey söylemek için buradaydı. "Kaptın mı formayı?"
"Feza," dedi ve seri adımlarla ona doğru ilerlediğim sırada o da birkaç adım yaklaştı bana. Sadece ismimi söylemişti ama heyecanını yansıtması için bu yeterliydi. Devam etmesini beklerken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. "Kaptık formayı."