Her genç kızın bir hikayesi vardır. İçinde yakışıklı bir prens olan... Benim hikayemdeki prens kurt çıktı. Sert bakışları , otoriter duruşu ve gece kadar karanlık gözleriyle bakan tehlikeli bir kurt. Anlayamadan çekildim ona. Kanımda dolaşan zehir gibi çekti beni kendine.
☆☆☆
Kötülük nasıl bir şey diye sorsanız, şüphesiz kendimi gösterirdim size. Hayatım boyunca karanlıktı yaşamım çünkü ben karanlığın efendisiydim. Ta ki küçük , sakar , yaramaz Zincirbozan'ımla tanışıncaya kadar. Karanlık dünyamdaki ışık gibi girdi hayatıma. Damarlarımda dolaşan tehlikeli bir arsenik gibi.
"Bir daha yüksek sesle konuşma yok tamam mı?" Sesinde yumuşak bir tını vardı. Normalde ona göre olmayan bir sesti. Yutkunmamak için zor tutum kendimi.
"Niye ki?" Demeden edemedim. Merak ediyordum benim ondaki yerim neresiydi?
"Sesinin kısılmasını istemiyorum Akça."
"Niye?" Dedim tekrardan. Sinirlenmesini bekledim ama sakince soruma cevap verdi.
"Senin sesini duymam gerekiyor."
"Niye?" Sabır diler gibi başını iki yana salladı. Yüzünü yüzüme yaklaştırıp gamzelerini göstererek gülümsedi.
"Sesin bana huzur veriyor."