Hani insanın içi acır ya, böyle yere düşen bi çocuğun dizinin acıması gibi yada elini kesen bir anne gibi. Kabuk bağlar izi kalır iyileşene kadar çekersin sızısını. Yada yere düşen tabak gibi paramparça. Benimde yüreğim öyle işte. Yere düşen çocuğun dizi gibi acıyor ve kanıyor, elini kesen anne gibi, yanan bir el gibi. En kötüsü de yere düşen tabak gibi paramparça olmuşum, olmuşuz. Sizi bilmem ama beni parçalamaya devam ediyorlar. Ama bilmiyorlar. Canı yanan, yarası kabuk bağlayan ve paramparça olan birini daha fazla yok edemeyeceklerini. Gülüşüm hiç eksilmedi. sizin eksildi mi? benim hiçbir zaman eksilmedi. Biliyordum eğer gülmeseydim beni bu hale getirenler kazanacaktı. Ve beni bu hale getirenlerin, bana bunları yaşatanların gülmesine ve mutlu olmasına izin veremezdim. Hep güldüm. Hep aynı güldüm. Her zaman güldüm. İçim paramparçayken hep güldüm. Acılarımla güldüm. Bazen de acılara güldüm. Çünkü bu şekilde gülmek yürek ister. Bu yürek ise onlarda yoktu. Belkide tanıdığım hiçkimsede yoktu. İşte ben hep bu yüzden güldüm. Yıkılmadığımı, her darbede daha güçlendiğimi bu şekilde gösterdim. Ben en iyi intikamımı bu şekilde aldım. Almayada devam ediyorum. Sizlere tavsiyem gülümsemeyi unutmayın. Bizi güçlü kılan, bizi biz yapan yüzümüzdeki o güzel gülücükler, tebessümlerdir. Gülümsemelerimiz eksilmesin.