Hafif hafif araladı gözlerini. Bakışlarının ilk bulduğu o eşsiz yeşillere düşen yansımasına hayranlıkla baktı ve oraya hapsolmayı diledi içten içe. Gülümsedi. Adını fısıldayıp alnına düşen bir tutam saçı yana doğru savurdu. Şuan hiçbir şeyin önemi yoktu. Ne Cem kısa bir süre önce ölümün pençesinden çaldığı kadından başkasını görebiliyor nede Buse caddenin ortasında olduklarının ayrımına varabiliyordu. Zaman durmuştu onlar için. Kelimeler kulaklarına ulaşamadan havada asılı kalıyor ve söz hakkı dudaklara değil de gözlere düşüyordu. Genç adam sevdiği kadının ılık kahvelerini içmek istercesine yaklaşmaya başladı. Onun nefesinin ciğerlerine dolduğunu hissederken rüzgarın dahi durduğunu yemin edebilirdi. Biraz daha yaklaştı. Dudaklarını dudaklarına bir tüy misali değdirip geri çekildi. Sonra ise gözlerini gözlerinden tek bir an bile ayırmadan ve kalbi göğüs kafesini delicesine döverken, eğdi başını hafifçe. Alnına bastırdığı dudaklarını kısa bir süre ayırmadı olduğu yerden ve burnunu saçlarına dayayıp derin bir nefes alırken, ''Ölseydin yine sever miydin beni?'' Diye fısıldadı. ''Hayır.'' Dedi genç kadın. ''Ölürsem Sevemem Seni.'' ''Ölme...'' Diye cevap verdi, aldığı cevaba cevap olarak. ''Gidersen dönemem geri.'' ''Gitme.'' Dedi genç kadın. ''Yaşayamayacağından değil de, yaşatmak istediğinden kal.'' Anlamadı ne demek istediğini. Bilindik suskunlarını diline kalkan edip susarken, okşadı yine sevdiği o kahveleri gözleri ile usul usul. ''Bizi.'' Diye devam etti Buse sonra, onun anlamadığını anlamışçasına. ''En azından bizim için...'' ✔✔✔ Yazarken kendimi bulduğum satırların arasında kaybolmanız dileğiyle... İyi okumalar dilerim. |M|E|T|İ|N| |K|A|L|K|A|N|