Ablasının gölgesinde yaşayan, bir kaktüs kadar yalnız dikenli ve sert, kalın mı kalın duvarlara sahip ve o duvarların arkasında bir yavru kedi kadar ürkek bir kız, Zeynep..
Ailesinden gram sevgi görmemiş, patavatsız, asi ve katbekat hırçın, o hikayelerdeki kötü ve garip olan bir çocuk, Baran..
İki yalnız yürek, iki hırçın beden ve iki tane duygusunu ruhuna hapsetmiş insan. Umutları rüzgarlar tarafından ele geçirilmiş bu iki bedeni buluşturmak için, duygularını ruhlarında özgürlüğe kavuşturmak için, etrafa hırçın olan bu bedenleri birbirlerine uysal yapmak için, iki yarım yüreği bir araya getirmek için son kez umut edelim...
'' Sen o gruptaki en yalnız olansın değil mi? En sevilmeyen. Sen kötü kızsın. Senin hikayende masumluk yok. Sen buzları olan kızsın, benim kıracağım buzları olan. Sen siyah olmak isteyensin.'' dedi yavaş ve ızdırap veren bir şekilde nefesi yüzüme üflerken.
'' Sen de kendi hikayende ki kötü çocuk olmalısın. Kızların hayatına girip onu mutlu eden ve hayatına karartan. Üzgünüm kötü çocuk, benim hikayemde yerin yok. Ben siyahın ta kendisiyim ve sen, kötü çocuk, siyah olanı karartamazsın.''
Boş kalan son sayfa dolmadan, kibritler yere saçılmadan, yanan son mum sönmeden, bu yabancı duman her yanımızı sarmadan ve onlar beni bulmadan bul beni...