Neden böyle oluyor, neden onu gördüğümde kalbim deli gibi atıyor, o yokken neden bir tarafım eksikmiş gibi hisediyorum, ona baktığımda nefret etmem gerekirken nasıl olurda huzur buluyorum? Onun okyanus kadar mavi gözlerine bakınca kayboluyorum. Sanki bilmediğim okyanusta yüzüyorum, yüzmeyi bilmiyorum ama yine hayatta kalabiliyorum... O beni bilinmezlere attı ve terkedip gitti, ama yinede onu istiyorum... Bilmiyorum... Hiçbir şey bilmiyorum... Bildiğim tek şey o benim bilmediğim Okyanusum... Alev, Toprak'a karşı olan bu duyguların adı ne? Bana gerçeği söyle yoksa kafayı yiyeceğim!" dedim gözyaşlarıma hakim olamayarak.
"Bu duyguların adını söylerim... Ama hazır mısın?" dedi Alev.
"Hazırım, artık bu okyanusun adını bilmek istiyorum." dedim net bir şekilde.
"Bu duyguların adı 'AŞK' huzur bulduğn o okyanus mavisi gözler, ama adını hala bilmediğin okyanus aşk, Damla. Öyle bast aşklardan değil... Bir kız çocuğunun babasına olan sevgisi gibi, o senin kahramanındır. Bir kız çocuğunun annesine olan sevgisi gibi, o yoksa yapayalnızsındır. Bir kız çocuğunun abisine olan sevgisi gibi, o seni koruyup kollayan kişidir. Bir kız çocuğunun ablasına olan sevgisi gibi, o senin dert ortağındır. Bir kız çocuğunun kardeşine olan sevgisi gibi, onu kırmak hiç istemezsin. Bunların birleşimi aşktır, bunların hiçbiri yoksa koca bir hiçsindir... Damla bu basit aşklardan değil, bir kız çocuğunun ailesine olan sevgisi gibi, onlar yoksa bir hiçsindir..." dedi Alev, gözleri dolmuştu.
"Ne yapmam gerekiyor, peki?" dedim titreyen sesimle.
"Bu aileyi kaybetmemen gerekiyor." dedi Alev artık oda gözyaşlarına hakim olamıyordu.