"İnsanlar özgürdür,sevmeye ve sevilmeye.Hayat hiç ummadığın anda,ummadığın insanları çıkarır karşına ve sen bile buna sesini çıkaramazsın işte o gün geldiğinde.Kendini kapattığın o dört duvar arasından seni tek bir el çıkardığında anlarsın o zaman sevmeyi,sevilmeyi.Lakin ya hiç beklemediğin gibi bir sonla karşı karşıya kalırsan..Bu sefer sevdiğin insana veda edebilecek misin? Ama o sana edecek,bundan kaçabilecek misin? Boşversene,gün gelecek aşkından yanıp tutuştuğun o insan seni hayal kırıklığına uğratacak.Ama hala seviyorsun değil mi?Belki de bu bir çeşit alışkanlık yada ihtiyaç ama kime göre veya neye göre? Hepimiz bir gün alışkanlıklarımızdan vazgeçeceğiz ama bu biz istediğimiz için değil ilk önce onların bizden vazgeçişleri içindir.Evet,kendine söyleyemesen de hala onu sevdiğini biliyorum,yüreğinin en uç köşesi de olsa o hala senin yüreğinin içinde saklı,şimdi herşeye rağmen kalacak mısın yoksa gidecek misin? Aşk herşeye boyun eğmiyor,göreceksin.Elbet bir gün."
Şehvet ve tutku için aşık olmak mı gerekliydi?Atlas Kuzey bekarlığa veda partisinde hiç sevmediği bir kadına dokunarak aslında şehvet ve tutku için sadece aşkın değil nefretin de yeterli olduğunu öğrenicekti.
Seçil Sezgin'le şehvet , tutku ve nefretin içiçe olduğu bir hayata istemeden de olsa adım atıcak , bağımlısı olucaktı.