Acılar mı büyütür insanı, yoksa büyüdüğü için mi acıları hisseder? Vücudumun içindeki boşluk çocukken oyuncaklar kapatıyordu belki. Şimdi, şimdi neyle kapatacağım içimdeki boşluğu. Nefes almak zorlaşıyor. Yeşil gözlerim odanın 4 duvarına bakıyordu. Küçücük bir camın odayı aydınlatmasına sevinir gibiler. Geceyi bile aydınlatan bir güneş varken benim ruhumu aydınlatan neden bir güneş yok. Umutsuzluğun içinde öleceğim galiba. İnsan umutsuzluktan ölebilir mi? Ölmezse de ben bir ilk olacağım. Tavan arasında küçük bir odam var. Daha doğrusu kiraladığım parasını zar zor ödediğim bir oda. Kapım çalmıştı. Gelen buranın görevlisi yemek vakti geldiğini koridorda gardiyan gibi bağırarak ve kapılara vurarak haber verirdi. 25 yaşında bir erkek ne kadar ezile bilirse o kadar eziliyordum burada. Kalkıp masanın başına gittim sigara paketini gördüm normalde odada içmez çıkar dışarıda içerdim ama bugün öle olmadı. Paketi yeni açıyordum. İçinden bir dal alıp susuzluktan kurumuş dudaklarıma yerleştirdim. Çakmakla sigaramı yaktım. Gözlerim en sevdiğim kitaba takılmıştı. Kaç kere okumuştum kim bilir. Sigaramın dumanı odanın içine yayılmıştı. Gözlerim dumandan yaşarmaya başlamıştı. Son bir nefes alıp kül tabağına özenli bir şekilde bastırmıştım.All Rights Reserved