Hıçkırıkları, çığlıkları boğazında hapsolmuştu Amelia' nın. Masalının, babasının kararıyla sona erdiğini düşünüyordu. İçinden bağırıp çağırmak, öfkelenip isyan etmek geliyordu fakat yapamıyordu. Derinlerindeki o kız asaletini bozmamasını, babasının kendisi adına verdiği bu karara da boyun eğmesini söylüyordu, yapabileceği hiçbir şey olmadığını biliyordu. Her şey James' le tanışınca değişmişti. Boğazındaki hıçkırıklar yerini karnında uçuşan kelebeklere bırakmıştı, kalbi ürkekçe onun büyüsüne kapılmak için can atıyordu. Daha önce kendisini hiç bu kadar şanslı hissetmemişti, onu tanımadan önce öfkeliydi şimdiyse heyecan dört bir yanında cirit atıyordu. Amelia sonradan anladı, babası ona kendi masalını armağan etmişti...