Genç adam kızın karnına oturmuş her kurbanına yaptığı rutini gerçekleştirmek üzereydi. Hayatının anlamını beş yıl önce bizzat yok etmişti. Şimdi gittikçe bulaşıp büyüyen bir virüstü o. Artık zamanı geriye alamazdı ama en azından suçluluk duygusunu bir nebze de olsa hafifletebilirdi. Altındaki kız, ellerini sabitleyen ipleri çırpınarak çekiştiriyor, umutsuzca kurtulmaya çalışıyordu. Gözlerini kurbanının yalvaran gözlerine kenetleyip acınası haline kahkahalar atmaya başladı genç adam. Erkeksi sesi beyaz, rutubetli odayı kaplamış, kızın korkuyla gözlerini açmasına sebep olmuştu. "Aşağılık bir delisin sen!" Kurbanının hakaretleri onu sinirlendirmiş ve içindeki katilin öldürme dürtüsünü tetiklemişti. "Tik,tak,tik,tak..." Zamanın dolduğunu anlatan kısa bir melodi mırıldandı ve yan tarafına koyduğu, içinde çeşitli keskinlikte bıçaklar olan çantayı aldı. Kurbanı ne yapacağını anlamış olacak ki, çığlık atmaya ve daha fazla çırpınmaya başlamıştı. Çıplak ampulün ışığı keskin bıçağa yansımış, genç adamın gözünde zalim, bir o kadar da kurtuluş için çırpınan bir ifade belirmişti. Kızın kafasını yana doğru eğip sabitledi ve bıçağıyla, kulağından boynuna doğru uzanan derin bir kesik açtı. Kızın gözyaşları ve acı dolu çığlıkları boynundan süzülen kana karışıyordu. Kahkaha atarak yüzünün çeşitli yerlerinde derin kesikler açmış ve tanınmayacak hale getirmişti. Kurbanının nefret ettiği mavi gözlerine kapanmadan önce son kez bakmış ve onu hatırlatmasını dilemişti. Aynı kokuyu, aynı duygu yoğunluğunu beklemiş, hissettiklerini bir türlü bulamamıştı. Genç adamın göz yaşları ölü kurbanının üzerine yağmur damlaları misali düşmeye başlamıştı. Zayıflığını ele vermemek adına koca bir gülümseme yerleştirdi yüzüne. Sadist, tehlikeli bir gülümseme... Katil bakışlarını