Sessizlik tüm benliğime işlemişti. O siyah gözlerini bana doğru dikmişti. Ne diyebilirdim gitme mi ? Hayır , ona gitme dersem o siyah gözlerini kendi isteğimle kaybederim. Bir anda döndü arkasını ve gitti, o siyah gözlerinide alıp gitti. Oysa ben o siyah gözleri göremeden yaşayamazdım bilirdi. O giderken beni de götürüyordu da haberi yoktu. Oysa bugün pekte neşeli uyanmıştık. Belki onun, belki benim hatamdı ama ne olursa olsun o gidiyordu. Biz birbirimizi ‘’rağmen’’lerle sevmiştik. Yanlışlarımıza rağmen , yalan mıydı bu ? Yanlışlarımıza rağmen değilde , ‘’eğer’’lerimize göre mi sevmiştik. O benim ‘’Alarcın’’ımdı . O güzelliğini ateşin kırmızılığından almıştı. Ben onun ‘’Arel’’iydim. Ona karşı adım gibi hep dürüst davrandım.Onun ateşinde yanmamak için en büyük çabayı ben sarf etmiştim. Ama dayanamamıştım ateşini ben harlamıştım, bu ayrılıkta o koca aşkın külleri olmuştu. Masumdu o ama bana göre . gerçekleri yüzüme vura vura ayrılmıştı yanımdan meğerse beni para için sevmiş meğerse aşkımızı bir kağıt parçası için satmış. Ben ona aşk nedir diye sorduğumda, biyolojik ihtiyaç değil , ruhsal bir ihtiyaçtır aşk,çok derinlerde olan ama çok çok az insanın tattığı bir duygudur aşk. Aşk ,karşındaki insan sana ne yaparsa yapsın onu her türlü haliyle sevmektir eğer koşullara bağlanırsa bu aşk değildir bu egodur. Ve buda aşk olmaktan çıkar. Kısacası senin beni ya da benim seni birbirimize ne yaparsak yapalım, hatalarımızla sevmemizdir AŞK. Hatalarımızla değilde koşullarla seversek birbirimizi o da bizim egomuzdur. İşte o günden beri ben onu karşılıksız seviyorum. ÇÜNKÜ O BENİM ALARCIN’IM BEN ONUN AREL’İYİM…All Rights Reserved
1 part