Sadece iki ay ömrünüz kalsa ne yapardınız? Kendi kabuğunuza mı çekilirdiniz yoksa oturup ölümü mü beklerdiniz?
O tüm ezberleri bozdu. İş ilanlarından en güzelini ve en özelini seçti. Hayatın kendine biçtiği bu kısa süreyi gözleri görmeyen bir kıza adadı.
Şiirler yazdılar, hikayeler okudular. Dar sokaklardan geçip kimsesizlere yardım ettiler. Ölü şairlerin acılarını içtiler. İntihar edenlerin hüzünleriyle yıkandılar. Bazı geceler oldu. Yataklarında umutsuzca kıvranıp, ağladılar...
Ve şimdi...
Ölüm yaklaşıyor. Azrail en güzel kıyafetlerini seçiyor, şarkılar söylüyor. Ölüm, ayaklarını sürüye sürüye geliyor...
Kum saatinin kumları dökülmek üzere...
"Eğer sorarlarsa onlara 'Güzeldik'de. 'Onun ölecek olan ruhuyla, benim görmeyen gözlerimle... Güzeldik biz. Fazla güzel. '"
"Ölümün sesi, çocuğunu kaybeden annenin tüm çocuklara küsmesi kadar kötü. "
Bir kaldırımın köşesinde buldum hayalimi.
Gözlerimi kapattım, bıraktım avucuna kalbimi.
Dedi ki, sonuna kadar tutacak mısın elimi?
İçimden cevapladım, birlikte tırmanacağız tüm merdivenleri.
Mumlar üfledim, dilekler diledim.
Kayan her yıldızda adını sayıkladı dilim.
Ve o bana doğru tek bir adım geldiğinde
Ben hiç gitmesin diye bütün yolları denedim.
🏀
"Doruk?" dedim heyecanla. Bakışları yüzümde oyalanmaya devam ettikçe duramadım yerimde. Bir şey söyleyecekti. Bir şey söylemek için buradaydı. "Kaptın mı formayı?"
"Feza," dedi ve seri adımlarla ona doğru ilerlediğim sırada o da birkaç adım yaklaştı bana. Sadece ismimi söylemişti ama heyecanını yansıtması için bu yeterliydi. Devam etmesini beklerken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. "Kaptık formayı."