Sokak çocuklarını anlatan bir dizinin senaryosu olarak başladı bu kitabın hikayesi..
Sokak çocuklarını anlatacaktı, çektikleri çileler bölüm bölüm ekranlara gelecekti…O çocuklardan ikisinin destansı mücadelesi, sokaklardan kurtuluşu yavaş yavaş işlenecekti…
Her bölümü heycanlandıracak, hüzünlendirecek, izlenme rekorları kıracaktı…
Bütün geliri de sokak çocuklarına vakfedilecekti….
Olmadı!
Kurgu ve gerçek daha ilk bölümlerinde tosladı. Olayların bir sebebi, bir sonucu olmalıydı bizim dizilerde. Bir akışı olmalıydı. Mâsum anında onore edilmeli, suçlu daha bu dünyada cezasını bulmalıydı. Soluk almalıydı izleyenler, rahatlamalıydı.
Olmadı!
Hasan, Ali, Asuman …
Uzaylı değillerdi ki bizim dizinin çocukları, esrarengiz değillerdi. Birer ütopya hiç değillerdi. Sorun da sokaklarda değildi zaten. Bizdeydi. Olaylara sadece bir açıdan bakabilmek en basit ifadesiyle bir körlük isterdi, bir beceri, bir maharet isterdi.
İşte o yoktu bende, o maharet yoktu!
Çerezlik bir texting kurgusu.
&
Atilla Artem: Bu şey gizlilik içeriyor mu?
Efsun Araslı: Nasıl yani?
Atilla Artem: Buraya başvurduğumun bilinmesini istemiyorum.
Efsun Araslı yazıyor...
Efsun Araslı: Merak etmeyin Atilla Bey danışan ve danışman olarak gizlilik sonuna kadar korunacaktır.
Efsun Araslı: Bu konuda sonsuz güvenebilirsiniz.
Atilla Artem: İyi o zaman.
Atilla Artem: Başlayalım.