Ayşenur ne yapacağını bilmiyordu. Bu küçük köyde, karanlık gökyüzündeki yıldızlara bakarken aklını kurcalayan buydu: "Ne yapsam?!" Şu an bu yıldızların altında sevgilisiyle öpüşüyor olabilir, şehirdeki bir partiye katılıyor, ya da en sevdiği yemeği pişiriyor olabilirdi. Ama bunların hiçbiri yaşanmıyordu çünkü Ayşenur kararsızdı...Aslında yıldızları izlemenin nesi fenaydı, aksine çok güzellerdi! Fakat insan denen yaratık tatminsiz olarak yaratılmıştı; elinde ne yoksa tam da onu istiyor, avucundakilere plajdaki kum muamelesi yapıyordu. Şimdiki hayatı parıldayan sarı kumlar gibi parmaklarının arasından akıp gitse, ya da gökte ışıldayan yıldızlar sönse, sanki yükü hafifleyecek ve yoluna devam edecekti....
Ayağa kalkarken otlarla karışık köy tozunu eteklerinden silkeledi. Sevdiği otlar ve sevdiği sarı tozlar ona yük olmaya başlamıştı. Uzaktaki şehir ışıklarına gözünü dikti. Farkında değildi ki aynı anda o şehirde, otlar ve tozlarla kaplı kendi küçük tepesine gözünü dikmiş biri vardı. Eğer Ayşenur, onun istediği her şeye sahip olan bu kişinin varlığından haberdar olsaydı, belki de tepesini korumak için inadına köyde kalacaktı. Ama onunla tanışması için yıldızların daha birçok gece görünüp kaybolması gerekecekti...
"Papatya benim kızım mı ama DNA testi hayır bu olamaz yapmış olamazsın bunu bana yapmış olamazsınız ben ne yaptım lan size ne yaptım papatya benim kızım mı yıllarca hasret kaldığım kokusunu bile daha duymadan öldü sandığım kızım mı lan nasıl yaptınız bunu bana"
❗‼️taciz tecavüz gibi şeyler yok kitabımda‼️❗