O, Eliz Yıldırım,
O, dünyanın en çatlak hamilesi!
Onun hikayesini dinlerken telefonu elinizden bırakamayacaksınız!
--
"Ay ben kusacağım galiba.."
Milyon dolarlık iş toplantısında midemin bulanmasına sebep olan dönere lanetler saydırıyordum..Ağzımı tutarken karnımı sıvazlıyordum, gözlerim kararlı bir siyaha bulanan gözlere döndü, gözleri halimi anlamış olacak ki o ifadeyi okumuştum. "Sakın kusayım deme."
Gözlerimle gitmem gerektiğini anlatmaya çalışıyordum ki iki yıldır bu toplantıyı bekleyen Çağan Bey'e yapabileceğim en korkunç şeyi yaptım, dünyanın sayılı zengin başarılı iş adamının başına son anda arel acele dilimin ucuna gelen kusmukla ayağa kalkmakla birlikte kustum.
Odada tiz çığlıklar duyulurken öğürmem son bulduğunda japon adam öfkeyle kalktı, gözlerim hızla Çağan Bey'i bulduğunda mahçup bir ifadeyle gülümsedim, "Döner kötüymüş." Kaşları öfkeyle çatılırken salon gür bir sesle yankılandı, "Eliz!"
Ve salondan korku ve telaşla koşarak ayrıldım.Ah ufaklık başıma ne işler açtın?!
Bir kaldırımın köşesinde buldum hayalimi.
Gözlerimi kapattım, bıraktım avucuna kalbimi.
Dedi ki, sonuna kadar tutacak mısın elimi?
İçimden cevapladım, birlikte tırmanacağız tüm merdivenleri.
Mumlar üfledim, dilekler diledim.
Kayan her yıldızda adını sayıkladı dilim.
Ve o bana doğru tek bir adım geldiğinde
Ben hiç gitmesin diye bütün yolları denedim.
🏀
"Doruk?" dedim heyecanla. Bakışları yüzümde oyalanmaya devam ettikçe duramadım yerimde. Bir şey söyleyecekti. Bir şey söylemek için buradaydı. "Kaptın mı formayı?"
"Feza," dedi ve seri adımlarla ona doğru ilerlediğim sırada o da birkaç adım yaklaştı bana. Sadece ismimi söylemişti ama heyecanını yansıtması için bu yeterliydi. Devam etmesini beklerken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. "Kaptık formayı."