Oğlanın ne hissettiğine, ne düşündüğüne ya da geçmişine o kadar hâkim değilim.
Kızdan sonrası kadarını biliyorum sadece. 18 Mayıs 2011 den sonrasını...
Ama kızın hayatı benim kurgum, kaderim, çaresizliğim ve en önemlisi beynimde inşa ettiğim ve boş zamanlarımda sığındığım liman. Küçükken annemden saklanmak için gardıroba sığınırdım sonra büyüdükçe sığmamaya başladım nereye saklansam buluyorlardı beni, kimin yanında olursam olayım içimde boşluk vardı, yalnızlık. İşte bu yüzden bende beynim ve kalbimle birlikte yeni bir dünya düzenledim. Sadece bana, kıza ve oğlana ait bir dünya.
Temelleri sağlam en az on beş kere yakılıp yıkılmış ama her zaman eski haline gelmiş bir dünya. Şimdi harabe, temellerine kadar mahvedilmiş, sadece kalıntılardan ibaret. Ve ben bugünden sonra beynimdeki tüm harabelere ve yıkılmış anılara yakılmış anlara uğrayarak hepsini teker teker buraya kaydedeceğim. İyice yok olmadan dünyam size anlatacağım, kızın ağzından. Umarım kalbinize dokunabilirim Okurkafalar!
Tamamen anonim olacağım ve ulaşılmaz, amacım sadece kalbinize dokunmak.
Umarım bu hikâyede anlatacağım kızı iyi tanırsınız, ben onu bazen çözemiyorum. Ama kızdan çok oğlana odaklanın çünkü onu hiçbir zaman çözemedim.
Umarım bundan sonraki sürede çözmeme yardımcı olursunuz. Yorumlarınızı ve eleştirilerinizi bekliyor olacağım. Hepinizi şimdiden çok seviyorum ve sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum yıkılmış ve yakılmış dünyamı anlatırken beni dinleyeceğiniz için.
Bu hikâyenin sonu belli, bu hikâyenin kurgusu Tanrı'ya ait.
Ben sadece aktarıyorum.
Bu anlatacaklarım bir hikâye olamayacak kadar basit ve aynı zamanda bir yaşanmışlık olamayacak kadar da ağır.
Sizin karar verebilmenizi umut ediyorum Okurkafalar.
İYİ YOLCULUKLAR.