°Tamamlandı° Yağız: hop x: İSMAİL ABİİ Yağız: aa cevap verdin x: evt x: söyle bakalım bu ppdeki yağız delikanlı kim? Yağız: amnskm müneccim misin? Yağız: ismimi nerden bildin x: nası ya x: adın delikanlı mı??? Yağız: ... °°° ***Uyarı*** Bayağı boş bir texting ***Uyarı***

Bir İtalyan mafyasıyla seri katil beraber çalışırsa ne olur? Katliama hoşgeldiniz!

Herkes hayatımdan çıkarken Güven veren kimse kalmazken Soğuk kalbimi ele geçirirken 22 sayısı hem başlatıp hem yok ediyor beni... 🔹🔹🔹🔹🔹🔹🔹🔹🔹🔹🔹🔹🔹🔹🔹🔹🔹🔹🔹🔹🔹🔹 Bir süre düşünüp karşılık verdim. ''Hikaye değilde oyun mu olsa o? Hikaye belki burada biter ama kısa bir oyun mu oynasak senle'' ''Nasıl bir oyun?'' ''Amaç eğlenmek. Zaman kısıtlı. Elimizde silahlar düşmanları kovalarız. Oyunda rastgele seçilmiş iki kişi. Bir takım olur. Sonra iki kişi daha gelir. Gizem ve Emre. Dörtlü bir takım koca örgüte karşılıklı savaşır. Kazanır mıyız bilmem. Ama oyun bitince çıkarız oyundan. Belki başka bir oyunda yine karşılaşırız. Kim bilir?'' ''Oyunlara takıksın'' Güldüm. Haklıydı. ''Yine de..'' bana baktı. ''Oyun teklifiniz kabul edilmiştir Bayan Su'' ''Oyuna hoş geldiniz Bay Evren.'' ''İyi oyunlar.'' ''İyi oyunlar'' 🔹🔹 Başlangıç: 1 Şubat 2018 Bitiş: 11 Ocak 2019

Berdel kurbanı iki genç...

Ya şimdi ne olacaktı? Biz diye bir şey yoktu artık.Başımdan geçen olaylardan en güzeliydi heralde.Kim istemezdi ki sevdiği adamdan çocukları olsun!? Benim öyküm buraya kadarmıydı? Hayır...Hayır burada bitmemeliydi.Benim hikayem daha yeni başlıyordu.Yeni bir hayat için hazırmıydım?

Ortadoğu ve Balkanların en tehlikeli iki ajanının üstün zekalı kızları ile otizm hastası bir çocuğun hikayesi. Kasırga ve Kıyı Ortadoğu ve Balkanların en korkulan iki ajanıydı. Ülkedeki kriz sebebiyle bir araya gelen bu iki ajanın da zirveyi paylaşmaya hiç niyetleri yokken bir hayatı birlikte paylaşacaklarını ve onların sonunu getiren bir çocukları olacağını bilmiyorlardı. Düşmanları bu iki ajanı da yenemedikleri için onları ortak noktaları, kızlarından vurmak istiyorlardı. Dila daha doğmadan onu öldürmek isteyen binlerce insan vardı. Onu korumak için anne ve babası canlarını feda ederken Dila dört yaşında yapayalnız kalmıştı. Ta ki anne ve babasının kızlarını emanet ettikleri en yakın arkadaşları Yusuf'un otizm hastası oğlu Cesur ile tanışana dek. Yusuf Dila için bir baba, Cesur Dila için güvenli bir limandı. Otizm hastası bir çocuk ile üstün zekalı bir kızın ilişkisi nasıl olabilirdi ki? Bunun cevabı için sizi hikayeyi okumaya davet ediyorum. Cesur ve Dila size keyifli okumalar diliyor...

Anonim: Aman be ne yaparsan yap!! Bu kullanıcıya mesaj gönderemezsiniz. Anonim: Keyfimizden yazıyoruz sanki! Bu kullanıcıya mesaj gönderemezsiniz. Anonim: Ben de meraklı değilim sana! Bu kullanıcıya mesaj gönderemezsiniz. Anonim: Sırf boktan bir iddia yüzünden yazıyorum zaten. Kendi havamdan değil! Bok kafa!!!! Bu kullanıcıya mesaj gönderemezsiniz. Anonim: Aptal buzdolabı! Deniz: Buzdolabı? Deniz: Cidden mi?

Gözlerini satırlarımda gezdiren değerli okuyucu, merhaba. Cinderella hikayesine yeni bir soluk getirmek istedim. Cinderella hikayesini bilirsin. Hani; Cinderella baloya gitmek ister, ama üvey annesi ve üvey kardeşleri onu götürmek istemezler. O zaman bir peri gelir,onu baloya hazırlayarak gönderir ve saat 00.00'ı geçmeden geri dönmesini söyler. Peki ya bu peri, göreve yeni başlamış, üstelik de ilk görevi Cinderella'yı baloya göndermek olan bir peri olsaydı? Üstelik yaptığı bir sihir hatası sonucu saat 00.00'ı vurduğunda, Cinderella kendisini Kont Dracula'nın şatosunun önünde bulsaydı ne olurdu? Ya, Kont Dracula onu gördüğünde, ona aşık olsaydı hikaye nasıl devam ederdi? Sence Cinderella, prensini aramak için kendi dünyasına döner miydi? Yoksa, Kont Dracula ile yepyeni bir başlangıç mı yapardı? Biliyor musun, etrafta çok fazla soru işareti oldu. İstersen seni hikayemde misafir edeyim, sorulara beraber cevap bulalım. Şimdi birkaç dakikalığına kendini, benim kurduğum dünyaya ışınla. Seni fantastik ögelerle süslenmiş bu romantik komediye davet ediyorum kıymetli okuyucu, hoş geldin.

Yaralarımı sarar mısın. Unholy: Kutsal olmayan, dine aykırı. -

Çığlıklarımı boğazıma tek tek diziyordu... Bir kediden daha esnek bir edayla evimin duvarlarında gezinmeye başlamıştı. Odamın bir köşesine sinmiş onu izliyordum. Saniyelik bir aradan sonra karşımda belirdi. Bu defa çığlığımı tutamamıştım... "Melodi, ne güzel bir ismin var, büyüleyici..." saçlarımı kokluyordu. Korkudan bayılabilirdim, hayır hayır ölebilirdim. "Dokun bana Melodi." Gözlerimin içine bakarak söylemişti bunu, hipnotize olmuşçasına dediğini yapmaktan kendimi alıkoyamadım. Elimi uzattım...