Her neyse, belki gitmezdim bile. Tamam, kendime yalan söylemeye gerek yoktu. Ben kim oluyordum ki Bay Yakışıklı ve Zengin'in davetine gitmeyecektim? Elbette gidecektim ama en azından ona hayran hayran bakacak değildim. Oyunu oynarken onu umursamadığımı gösterecektim. Hem başka türlü aynı ortamda olmamız zorlaşırdı.
Ya Allah kahretsin, kesin her şey boka saracaktı. Ben rol yapmaktan niye bir gram bile anlamıyordum? Hayır, tavuk kesecek olsam yanına yaklaştığım anda tavuk niyetimi anlayıp bana bıçak çekerdi, acaba ben hangi cesaretle böyle oyunlara kalkışıyordum?
"Evdeki hizmetçiler neyse sende o sun"
zorundalıkda olsa ben onun karısıydım.
"Bekaretini bozduktan sonra sana asla elimi bile sürmeyeceğim şu karşıdaki koltukda yatıp kalkacaksın asla yakınıma gelmeyeceksin!" dedi kalın sesiyle.
Ben bir ömür bu adamla nasıl evli kalacaktım.