62 parts Complete Ben cenaze töreni boyunca mezara bakıp belirsiz düşüncelerimde boğulurken, pek sevgili kayın validemin nasırlaşmış elleri ile boğazıma yapışıp acısını hafifletme isteği ile sıraladığı suçlamaları hissizce dinledim.
"Hep senin yüzünden, oğlum senin yüzünden canına kıydı."
Sessiz kaldım, yapmak istediğini yapabileceğini göstermek amacı ile çırpınmadım bile, nefesim kesilene kadar sıktı boğazımı da nefessiz kalan ben, kolumu kaldırıp müdahale bile etmedim, edemedim. Ama tepkisizliğimin sebebi ne anne olmasıydı ne de onun acısına kimsenin acısının yaklaşamayacağını bilmemdi. Tepkisiz kaldım zira kendi ailem de dahil şu anda, bu mezarda bulunan herkes hatta burada bulunmayanlar dahi bu ölümden zaten beni sorumlu tutuyordu. Tepkisizdim belki de haklılık payları vardı ve ben de bu durumu çoktan kabullenmiştim.
Neden mi?
Eşimin Facebook hesabında, intihar etmeden önce durum güncellenmesinde paylaştığı yazı, hakkımda yargısız infaz hükümlerini işleterek kanaatin oluşmasına sebep oldu.
Peki eşim ne mi düşünüyordu: ''Hayatımın anlamı olan kadın, eşim, karım şu kısa hayatımdaki hem en temiz sayfam hem de en utanç tablomsun! Beni istemediğim bir adam, bir cani yaptın şimdi de sen yaşa bu vicdan azabı ile, şimdi de sen hisset, insanın kendisinden iğrenmesi ne demekmiş, her şeyin sorumlusu sensin, yaptığım ve yapacağım her şeyin SORUMLUSU SEN, hoşça kal...''