Sabahın ilk ışıklarında uyandı Deniz, ilk önce herzaman yaptığı gibi yatağında bir sağa bir sola yuvarlandı ve düşündü.
Bugün ne yapsam diye aklından bu yaşına kadar gitmiş olduğu mekanları, yerleri ve parkları hayal edip durdu. 20 yıldır gördüğü, gezdiği her yer bir bir gözünün önüne geldi. Artık bir karar alması gerekiyordu saat su gibi akıp gidiyordu. Sonunda huzuru en çok yakaladığı ben buraya aidim dediği yeri buldu ve yatağından bir hışımla kalktı.
Mis gibi kahve diye adlandırdığı kahvesinden 5 yudum alıp üstünü değiştirmeye gitti.
Odası simsiyahtı, çünkü Deniz odayı kendi ismiyle renklendirdiğine inanan ve bundanda zerre kadar şüphe duymayan genç bir kızdı.
Dolabından oraya herzaman gittiğinde giydiği elbisesini seçti.
Beyaz dizlerine kadar gelen elbisesini, altına sarı botlarını ve kahverengi mantosunu alıp evden çıktı.
Özenle hazırladığı çantasından bir kalem çıkartıp eline sıkıca bastırıp hedefine doğru emin adımlarla ilerledi.
Bir saat sonra Deniz olması gerektiği yerdeydi.
Bir kaldırımın köşesinde buldum hayalimi.
Gözlerimi kapattım, bıraktım avucuna kalbimi.
Dedi ki, sonuna kadar tutacak mısın elimi?
İçimden cevapladım, birlikte tırmanacağız tüm merdivenleri.
Mumlar üfledim, dilekler diledim.
Kayan her yıldızda adını sayıkladı dilim.
Ve o bana doğru tek bir adım geldiğinde
Ben hiç gitmesin diye bütün yolları denedim.
🏀
"Doruk?" dedim heyecanla. Bakışları yüzümde oyalanmaya devam ettikçe duramadım yerimde. Bir şey söyleyecekti. Bir şey söylemek için buradaydı. "Kaptın mı formayı?"
"Feza," dedi ve seri adımlarla ona doğru ilerlediğim sırada o da birkaç adım yaklaştı bana. Sadece ismimi söylemişti ama heyecanını yansıtması için bu yeterliydi. Devam etmesini beklerken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. "Kaptık formayı."