"Her zaman kendinden çok karşısındaki insanın mutluluğunu düşünen,zengin bir ailenin ikinci çocuğu. Dilara DİNÇER. En yakın arkadaşı Hira ile birlikte gayet mutlu bir şekilde hayatlarına devam ediyorlardı. Ta ki sevdiği çocuk tarafından kandırılana kadar. O gün hayatının dönüm noktası olmuş, bir daha erkeklere güvenmemeye karar vermiş. Ama hayat buna izin vericek mi? Ya da hayat karşısına gerçekten güvenebileceği,çok sevebileceği birini çıkarabilecek mi?"
"Hayatına farklı bir yön verip karanlığı seçmiş,mükemmeliyetçi bir ailenin ikinci çocuğu. Kuzey AKSOY. Bencil ama bir o kadar da karşısındaki insanı düşünen,kendini kötü alışkanlıklara vermiş,onlardan vazgeçmeye çalıştıkça daha da içine batan bir delikanlı. Her zaman ailesinden çok arkadaşlarına değer veren aklı havada gencecik bir oğlan. Peki hayat karşısına arkadaşlarından daha çok değer verebileceği birini çıkarabilecek mi?"
"Dilara sonsuz aşkıyla onu bu karanlıktan çekip çıkarabilecek mi?"
Sonsuzluğu Arayan İki Kalbin Hikayesi
Gerçek ailem kurgusu!!!
Hep iyi kız tarafından okuduk hikayeleri. Kız iyi niyetiyle yaklaşır ancak ailesi hep ona karşı kötüdür. Karıştırıldığı kız kaldığı ailede travmalar bırakmıştır ve asla sevilmez. Ana karakter kız da bu önyargıları kırmak için çabalar.
Şimdi hikayeyi biraz tersine çevirsek? Kötü sandığımız o kızın gerçek ailesini bulmasını okusak?
Simay Naz Akgül sandığınız o kötü kız. Bu da onun hikayesi.
🤍
"Yaptığın son şey seni bizden kopardı. Her şeyinle seni kabul etmeye çalıştım ama olmadı! Durmadın, her seferinde daha fazla canımızı yaktın!" diye bağırdı annem. Gerçi artık annem değildi değil mi?
"Ben kısasa kısas yaptım hep! Çocukların bana nasıl geldiyse onlara öyle gittim!" Anlamıyordu. Onların yaptıklarına karşı üç maymunu oynuyorlardı.
"Bu yüzden öz kardeşimizi istiyoruz!" Daha fazla izleyici kalmak istemeyen Çınar annemle arama girdiğinde bakışlarım onu buldu. Öz aileme beni kötülemişti değil mi? Bu yüzden rahattı. "Eşyalarını aldın, defol artık evimizden!"
🤍
"Alışkın olmayabilirsin ancak zamanla alışacaksın." dedi arabayı durdurduğunda. Hemen önünde durduğumuz sarı renkli duvarlara sahip evi gösterdi. "Evine hoş geldin kızım."
"Kızım diyorsunuz," dedim evden gözlerimi çekmeden. Ona benim hakkımda hiçbir şey anlatmamışlar mıydı? Nasıl bu kadar içten ve samimiydi bana karşı?
"Başka ne diyeceğim?" dedi şaşkınlıkla. "Kızımsın sen benim."
"Benim hakkımda size anlattıkları şeyleri biliyorum," bakışlarım ona döndüğünde göz göze geldik. "Bana nasıl güveniyorsunuz?"
"Güvenmiyorum." dedi açıkça. "Ancak güvenmek istiyorum. Bu yüzden söylenen her şeye kulak tıkadım ve seni buraya getirdim."