Ne olduysa, Eylül, Arası terkettikten sonra oldu. İlk başlarda birbirlerini çok seviyorlardı, " işte sevda bu, aşk bu!" Diye parmakla gösteriliyorlardı. Sonra dan, annemin dediğine göre, Nazar değdi. Babama göre, Buda geçerdi daha gençti. kız kardeşime göre, ayrı Dünyaların insanıydılar... Ayrıldılar. Eylül, Arası bir türlü affetmedi. Yıllarca aşk acısı çeken dostum, gözümün önünde yok oluyordu. Eylül kendisine zengin bir sevgili bulmuştu ve mutluydu. Aras ise ruhunu kaybetmişti, bulamıyordu. Aras, Benim çocukluktan arkadaşımdır. Kocaman, mangal gibi yüreği vardır. Zekidir, güçlüdür, hırslıdır. Başaramayacağı iş yoktur. Kötü bir özelliği vardırki, dillere destan; öfkelidir. Gözü döndüğünde kimseyi tanımaz, derler ya hani! İşte tam olarak öyledir.
Günler, Aylar hatta yıllar geçti gitti, Eylül Arası affetmedi. Eylül, Aras'ı affetmedikçe, Aras, hayata karşı kinlendi. İnsanlara karşı nefret beslemeye başladı ve ruhunu kötülükler sardı. Merhamet dolu kalbi kinle doldu. Eylül, Aras'ı affetmedi, Aras, Hiç bir şeyi...
Bundan sonra ne olacak bilmiyorum ama tahmin edebiliyorum. Siz, affedilmeyenin hayatını okurken, ben yıldızların üzerinde bir yerde sizi izliyor olucam. İçinizden biri ona kızdığında, hakaret ettiğinde yada küfrettiğinde yanıza gelicem ve size şunu söyleyecem; Sakin olun! Hikaye daha bitmedi.
On yedi yaşında annesi canice öldürülen Hera Sezgin, yıllar sonra babası ile birlikte bir plan kurup annesinin intikamını alır. Bu cinayet bütün kayıtlara bir intihar olarak geçmiştir. Ve kimse bu ölümü sorgulamamıştır.
Ta ki, Hera'nın gizli bir operayon için tanıştığı Yüzbaşı bir şeylerden şüphelenene kadar...
Gerçekler aşka ne kadar engel olabilir?
Veya kararlı olduktan sonra gerçekler bile onu kararından döndüremez mi?
"Katil olduğunu bildiğin bir kadını, korkunç yüzünü bildiğin bir kadını gerçekten seviyor musun Oğuzalp?"
"Ben seni, her kişiliğinle, her kimliğinle, her halinle istiyorum Hera."
"Ben gerçek yüzünü bildiğim bu kadına aşığım."