Engellere ve karşılaştığı olumsuz olaylara rağmen yılmadan başarıya ulaşmaya çalışan bir kız.
Kızın aksine sonsuz imkânlara sahip olmasına rağmen kendi içinde eksik olan ve kendinden habersiz kayıp cennetini arayan bir adam.
Bu iki insan bir görücü usulü tanışmayla karşılaşıyor.
Kim bilebilirdi ki bu iki insanın daha önceden de karşılaştıklarını? Hem de kıza duyma organını kaybettirdiği kişi vesilesiyle...
...
"Kendinden biraz bahseder misin?" Karşımdaki adamın dudaklarını okuyarak anladığım cümlenin cevabını düşündüm. kaydığını düşündüğüm şalımı düzelttim ve aklıma gelen sözle önümde duran kâğıdı ve kalemi alıp yazmaya başladım.
"Bazen ben bile yabancı olurken kendime, sana kendimi nasıl anlatabilirim ki? Neşeliyim diyeceğim, suratsızlığıma denk geleceksin. Özgürüm diyeceğim, belki tutsaklıklarımda yakalayacaksın beni. Kendimi anlatıp da bir kalıba sığmak istemem düşüncelerimdeki beni. Düşlediğin kadar insan, insan olduğum kadar hatalı, hatalı olduğum kadar gerçeğin peşindeyim."
Kapak tasarımı: kalbiminagrisii
Az önce Eylül'ün tuttuğu boşta kalan elini yeşil kalın askeri kemerinin üzerine koyup lafa girdi.
" Gel ben sana espriyi göstereyim."dedi.
Elini kemerinin üzerinden çekip göğsünün üzerinde yazan yazıyı işaret etti.
" Bak bakalım burada ne yazıyor?"dedi sesindeki alaycı tınıyla.
" Arslan."dedi karşısındaki adam kısık çıkan sesiyle.
Ardından Eylül'ün yaka kartını gösterdi Toprak parmak ucuyla.
"Peki burada ne yazıyor."
"Eylül Arslan."
"Aynen öyle." dedi Toprak başını aşağı yukarı sallayarak. Ardından elini kaldırıp yüzüğünü gösterdi.
" Bu."dedi sorgulayan sesiyle.
" Yüzük."
Eylül'ün elini tutup kaldırdı.
" Bu."dedi tekrar.
Aynı cevabı aldığında ellerini indirip birbirine kenetledi. Ve tekrar kaldırıp herkesin gözüne sokarcasına konuştu.
" Birleştir bakalım ne çıkacak ortaya."dedi. Ardından masaya göz gezdirip karşısındaki adama dikti bakışlarını.
Birkaç saniye cevap vermesini bekleyip adamın omzundaki elini sıktı.
" Evlisiniz."dedi adam fısıltıdan farksız sesiyle.
" Doğru cevap." dedi Toprak alayla.
Adamın omzundaki elini çekip yüzünü Eylül'e çevirdi.
Birkaç saniyeliğine yumuşayan bakışlarını tekrar buza çevirip masaya döndü.
Birbirlerine kenetlenmiş ellerini gösterip: " Duyduğunuz gibi biz evliyiz. Daha öncesinde bilmiyordunuz çünkü bilmenize gerek yoktu. Şimdi öğrendiğinize göre herkese afiyet olsun." dedi.
Masadan yükselen hayret nidalarını umursamazken masadaki yerine ilerledi. Eylül'ün elini bırakmadan yanındaki sandalyeyi çekip:" Geç güzelim." dedi. Yanlarındaki birkaç kişi duydukları ile küçük çaplı bir şok yaşarken onların gözü sadece birbirleri üzerinde idi.